Son derece sessiz ve sedasız gidiyordu Evet Hayır referandumu, Kılıçtaroğlu'nun Başbakan ve Cumhurbaşkanı aynı partiden olursa sorun olur gafı da şenlikli götürmekteydi olayı. Hollanda ve Almanya'nın "Türkiyeden gelecek olan Evet'çi Bakan ve siyasetçilere krize yol açan tavırları ortamı geriverdi".
Hollanda'da ki seçimlerde İslam ve Müslüman düşmanı Gert Wilders'in yükselişi AB'yi korkutuyordu. Hollanda Başbakanı oy için Türk Bakan'ına aldığı tavırlar ve yaptıkları başta Erdoğan olmak üzere Türk halkını kızdırdı. ANLAŞMAYA SÖZDE BAĞLI OLAN AB'ne karşı en büyük koz olan geri kabul anlaşması sözle iptal edildi. Eminim şu anda Afrikalı ve Asyalı ne kadar mülteci varsa AB'ye akın etmek için bekliyorlar. Onlarda kapıların açılmasını bekliyor Türkiye izin verirse Ege denizinden Edirne'den geçişler başlayacak inşallah. Gerçi bunun kötü yanıda Fetöcülerinde araya karışarak Batı Avrupaya kaçması tehlikesi.
Bu konunun siyasal çıkarlar veya tehdit olarak kullanılması elbette kulağa etik olarak hoş gelmemekte. Ancak gerçek şu ki BATI, Ortadoğu ve Afrikada kendi silahlarını satarken, oraların liderlerini ( Türkiyedeki liderleride uzun dönem kullandılar) istedikleri yöne maymun gibi çevirip savaştırırken, diktatörlere destek veriken oralardan kaçan insanlara kucak açmak zorundalar. Çünkü AB ve tüm Anglo Amerikan BATI alemi güç uğruna tarihlerinde çok büyük kıyımlar gerçekleştirmişlerdir. Bedel ödemeliler.
Batı, özellikle Almanya ve Hollanda neden Türkiyede EVET çıkmasını istemiyor? Neden Hayırcılara her türlü imkanı tanırken Evetçilere tanımıyor? Neden neden neden?
Bu kilit sorudur. Eminim Fetöcü PKKcı DHKPci olmayan Hayırcılar kendilerine göre vatanı koruma adına sebepleri vardır. Tek adam gelirse ne olur? Tek adamcılık iyi mi? Bu gibi sorular mesela.
Hayır verecek olan AK Partililerde var az da olsa, onlarda bu kanunlarla ya RTE gibi iyi bir adam gelmezde kötü biri gelirse başa? Kaygıları var. Esasen bu korkuya kapılmamızın sebebi de hükümet içindeki Fetöcülerin propagandası.
Herkesin kendine göre haklı bir nedeni de var tabiki.
Bende kararsızdım ilk önce. Açıkçası endişe ediyordum. Mesela RTE yurtdışına gittiğinde yardımcısı gizli Fetöcü olup RTE yi ve meclisi fesederse ne olacak diye? Diyelim Allah korusun RTE'nin uçağını Yazıcıoğlu gibi ABD tarafından düşürdüler, yardımcısıda OHAL ilan etti ve meclisi fes etti gücü eline aldı, zamanla tüm Fetöcülerin de hapisten çıkmasına vesile oldu, kim hesap soracak bu gizli emperyalist herife?
Çünkü daha önceki yazılarımı okuyanlar bilir, krizin Rusya ile en yukarda olduğunda yazmıştım Rus uçağını Fetöcülerin düşürdüğünü, tıpkı Uludere'de masum halkı yakanlarında Fetöcü subaylar pilotlar olduğunu yazdığım gibi ( 15 Temmuzda masum insanlara nasıl bomba attıklarını görmedik mi şerefsizlerin). Daha o dönemde herkes bu konuda susuyordu. Davutoğlu Rus uçağının düşürülmesinde "emri ben verdim" demişti, Davutoğlu ki Türkiye'nin Suriye bataklığına itilmesini ve İngiliz siyasetlerinin takip edilmesi konusunda RTE'yi sığ siyasetyle ikna eden kişidir. Dışişleri ve Başbakanlık görevindeyken onu, (Arınç'ı, Babacanı, Gül'ü) asla desteklemedim hakkında olumlu tek satır yazmadım. Onun Dışişleri Bakanıyken, müsteşarının fetöcü olduğunu Londra'da ateşelik yapan dostumdan çoktan öğrenmiştim çünkü. O müsteşar Londra'da da daha önce görev almıştı ve Fetö'nün İngiliz Türk ilişkilerini de koordine ediyorlardı. Neyse o herif şimdi Fetö'den tutuklu ancak olan Türkiye ve RUs ekonomisine oldu. Yıkılan ve bozulan işleri düzeltmek ise çok zaman aldı.
Neyse dönelim referanduma, Referandumda (Cumhurbaşkanının yardıcısı endişeme rağmen) evet dememin en büyük nedeni halkın terciherine duyacağım güvendir. Çünkü mevcut düzen çok daha fazla bölünmüşlük ve kavga üretmektedir. Yeni Anayas sayesinde bölünmüşlük azalacak. Devletin gücü daha fazla artacak. Devletin gücü halkın seçim gücüyle daha fazla birleşerek yıllarca ülkenin anasını ağlatan ATANMIŞ HEGAMONASI da bitecek. Çünkü Hayırcılar ATANMIŞların güçlü olmasını istiyor. Atananlar ise, eskiden başta Cumhurbaşkanı bile Londra'ya sorulmadan atanamıyordu. Bu gelenek SEÇİLMİŞ RTE ile bitmiştir. En son Londra'ya sorularak atanan kişi Gül'dür.
Şu an 28 Şubatta çekilen eziyet ve sıkıntılar hafızalarda capcanlıyken halkımızın gidip Hayır demesini doğru bulmuyorum.
AB'ye Londra'ya ve ABD ye Hayır diyen herkes bu referandum da EVET demelidir.
FETÖ'ye, PKK'ya ve DAEŞ'e hayır diyen herkes bu referandum'da EVET demelidir.
Çünkü referandumdan sonra AK PArti içinde gizlenen Bylockçu milletvekillerine de gelecek sıra. Onlar gizli gizli Hayır kampanyası yürütmekte. Kulislerde neden Hayır verilmesi gerektiğini söylemekte. Teşkilatların içinde birbirini tanıyan Fetöcülerde aynı kampanyayı sürdürmekteler. Cemaat ablalarıda RTE yi güya sevdiklerini söylemeye ve rüyalarında onu kötü gördüklerinide anlatmaya devam etmekteler.
Hodri meydan!!!
Bu ülke Fetöyü, PKK'yı kazımadıkça kurtuluş yok. Bu ülke DAEŞ'çi yetiştiren geleneksel islamcı kafayı kazımadıkça kurtuluş yok. İncirlik kapanmadıkça kurtuluş yok.
Bunu bu ülkede sadece bir isim yapabilir.
O da RTE'dir. Çünkü yaptıkları cesaret isteyen şeylerdi. Çıkarcı ve akıllı adam korkak olur. Adım atamaz.
RTE ise Zeki ve Deli. Etrafı en fazla hainle dolu olan kişi. En yakın dostları bile Fetö yanlısı çıktı. Onun en büyük yardımcısı Allah çünkü arkasından ona dua eden milyonlarca Türk vatandaşı yok sadece, Somali'de TİKA'nın yaptığı çeşmenin başında su içen zenci çocuğun duası, İstanbul'da Altınşehirde namaz kılan yoksul Suriyeli Mustafa'nın ve Fatma'nın duası ve bizim 16 Nisan'da kullanacağımız EVET oyu Allahın yardımını getirecektir, Şeytanın İlüminatisinin oyununu bozacaktır....
Sonuç referandumda inşallah EVET olacaktır. İnanmıyorsanız bu videoyu izleyin https://www.youtube.com/watch?v=ffrHnLlqeG4
Sonuç referandumda inşallah EVET olacaktır. İnanmıyorsanız bu videoyu izleyin https://www.youtube.com/watch?v=ffrHnLlqeG4
Selam ile
Ayhan Özcimbit
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.