Tarihin
en büyük yalanı nedir? İnsanı insan olarak eksik yarım bile değil %1 bile
açıklayamayan ideolojiler gerçeği nasıl çarpıtmaktalar. Bir küçük parçayı nasıl
da bütünün tamamı ve esas sandırmaktalar? Neyi nasıl yediriyorlar bize?
İdeolajiler ve GDO arasındaki bağ nedir?
Bugün
okullarda özellikle iktisat fakültelerinde verilen Kapitalist İktisat
derslerinin temelinde “Herkes bireysel çıkarını düşünmeli ki toplumun çıkarı
maksimize olsun” evet bu Adam Smith Yalanları bu İngiliz yalanlar toplumları zehirlemektedir.
Decartes “Düşünüyorum Öyle ise varım”, Marks “Çalışıyorum öyleyse varım”, Weber
“Sosyalim öyleyse varım”a döndürmüştür işi ve liste uzayıp gidiyor, “Kazanıyorum
öyleyse varım”, “Gemimi kurtardım öyleyse varım”, “Ekmeğimi kazanıyorum öyleyse
varım”, “Cemaatime yardım ediyorum Öyleyse varım, “Namaz kılıyorum öyleyse
varım”, “Sevişiyorum öyleyse varım”, “Kendimi 70 bin Huri için patlatıyorum
öyleyse varım”, “Biji Serok Apo Her Biji Kurdistan’a inanıyorum öyleyse varım”,
“Ne Mutlu Türküm diyene ve varım”, “Yiyorum içiyorum Geziyorum öyleyse varım”a
kadar uzanan hayatın bir parçasını esas ve bütün gerçek sanma saçmalığı.
Kapitalizm
“Herkes önce BEN demeli, kendi çıkarını düşünmeli önce” der. Buna o kadar
inanmış ki herkes günde beş vakit Namaz kılıp Allaha dua eden den tutun da en
sağlam Komünist ve komünal evrensel düşündüğünü sanan insana kadar böyle durum.
Çünkü Kapitalizm ideolojik olarak İnsan nefsiyle o kadar iş birliği içindedir
ki ona Kapitalizm demek de doğu değil direk EGOİZM desek daha doğru. O kadar
güçlü bir BEN yaratmıştır ki bu sistem BEN artık İlah olmuştur. Müslümanlar
kendilerini Müslüman sanmakta ve “La İlahe İlla Allah” değil aslında “La ilahe
illa Dirhem vel Ene” diyor. Bunun en güçlü yansımasını Sosyal Medya’da
görebilmekteyiz. Mesela Facebook’ta, “Evet demeyenler sayfamdan defolsun” “PKKlılar
sayfadan defolsun” “Gericiler sayfamdan defolsun” “RTEciler sayfamdan defolsun”
vb uzayıp gitmekte. “Ayhan Özcimbit geri
zekâlısını engelledim böyle adamların sayfam olmasını istemiyorum” diye yazana,
bunun altına “Etikçi ve adalete kafayı takmış p.z.vengi boş ver abi iyi yapmışsın”
diye yorum yazan adamın bana arkadaşlık isteği yollamasına bile rastladım. Aslında
dava açma ve tazminat alma hakkım var ama hangi biriyle uğraşayım ki? Sosyal
medya karşılıklı fikir alışverişinin yapıldığı bir yer, birbirimizin
paylaşımını beğenmek veya beğenmemek zorunda değiliz. Ancak Facebook insanlarda
inanılmaz ego oluşturmaya başladı toplumda. Hayatın merkezine kendini koyma
yeri oldu. Oysa doğru kullanım için harika bir yer. Düşüncenin, duyguların, empatinin ve karşılıklı saygı içinde
paylaşılabileceği bir yer. Gerçekten böyle kullanmak isteyenler ve
kullananlarda var bu iyi yanı.
Kapitalizmin
EGO(Ben) merkezli düşünce sistemine sanıldığı gibi BİZ merkezli Komünizm veya
CEMAATİZM çare değildir. Komünizm, insan ve toplumun gelişerek değişmesine
kısacası sosyal EVRİM’e en büyük engellerden birini oluşturmakta, çünkü ideal
BİZ merkezli insanı oluşturma güçlük çekti, zira insanın içinde Ateistleştikten
sonra ortaya çıkan “kendini düşünme” hastalığı Komünizminde sonunu getirdi,
komünizm buna engel olmazdı. “Ben niye toplumun daha iyi bir toplum olması için
daha çok çalışayım ki, aynı işi yapıyoruz aynı parayı alıyoruz daha iyi ve çok
çalışınca daha çok para mı veriyorlar” anlayışı da hâkim olunca Komünal çarşı
karışmakta. Komünizmin ayrıca en büyük çelişkisi Evrim konusundaki samimiyetsiz
yaklaşımıdır. Çünkü Komünizm varlığı açıklamada Egsistanyalisttir, yani
VAROLUŞÇU’dur bu ise “Her şey zaten vardı” tezi üzerinden yürüyordu. Evren,
gezegenler, güneş hep vardı anlayışı hâkimdi. Ancak Evrim’e inanıyordu aslında
Evrim hayatın bir başlangıcı ve rotasyonu olduğunu iddia eder, bir başlangıca
inanır, o başlangıç BİG BANG’dir ve Big Bang (Büyük Patlama) Evrim’in doğru
olduğunun işaretidir. Varoluşçuluk Büyük Patlama ile çökmüştür. Evrim hala
ayaktadır çünkü Evrim Big Bang ile uyumludur. İslam’ın “Yaşayan her canlıyı
sudan yarattık” ifadesi Evrimin “sudan sebebidir ”de. Neyse bu konuda merak eden 2012 yılında
yazdığım İslami Evrim Teorisi makalemi Milliyetten okuyabilir. İnternette var (http://blog.milliyet.com.tr/islamda-evrim-var-mi---big-bang-ve-yaratilis-sureci--/Blog/?BlogNo=377349)
.
İşte
aslında bu konu çok önemlidir zira Allah her şeyi bir patlama ile yaratması
insanı evrenin diğer ucundaki bir uzaylıyla kardeş kılar. Çünkü o uzaylılarda dâhil
insan ortak Allahın yaratılışının bir parçasıdır esası değil. Ne ben merkezdir,
ne biz, ne ümmetimiz merkezdir, ne gezegenimiz, ne güneş sistemi, ne galaksimiz
merkezdir. Evrenin derinliklerinde bizim gibi akıllı canlılar olup ta sınavla
sınanan ve kendini merkezde gören ve peygamberini kainatın efendisi ve Allah’ı
haline getiren nice geri zekalılar vardır buna emin olabilirsiniz. Oysa bizler
varlıkta Allahın yarattıklarıyız ve her bir zerreye Yunus Emrenin ediği gibi “Yaratılanı
sevdik yaratandan ötürü” sözü “Yaratılana saygı duyduk yaratandan ötürü “
olmalıdır en azından zira sınananların içinde kötü olanlar sevilemezler, her
şeyi sevmek zorunda değiliz tezeği veya diğer çeşit dışkıları da Allah yarattı
diye sevmiyoruz ama aslında o da varlıklardan düşen bir parça, bizden düşün bir
parça ve bizden böyle bişey çıkarken ve sevdiklerimizden dahi çıkarken
kendimizi nasıl üstün görebiliriz. Nice güzel konuşan harika karakterli
insanlar var olduğu halde onlarda karınlarında dışkı taşımaktaydılar. Bunlar
bizi mütevazı yapmalı, evrene, yaratılan diğer varlıklara karşı mütevazı olmak
aslında kendi konumunu bilmektir çünkü tüm kötülükler üstün olma çabasından
dolayı kaynaklanmaktadır.
Kalkınmak
ve refah seviyesi huzur getirmekte mi ki?
Kalkınmak
ülkelerin BEN anlayışıdır. Kalkınmak diğer ülkelerden güçlü olmak ve kendi
ülkesinin gururuyla yaşamak. Biz Türkler bunu Osmanlıyla çok uzun süre yaşadık
ama bu aslında mütevazı, misafir seven, alçakgönüllü, diğerkam ve kuşların
yiyeceğini bile düşünen kafa yapısıyla mümkün olabilmişti.
Kalkınmak
bilimsiz olur mu? Kuransız olur mu? Sencilist mantık olmadan olur mu? Bir
toplumun kalkınma kriteri eğer Kapitalist ekonomik veriler üzerinden ise o
zaman biz yandık. Daha fazla üretim için ve kalkınma için GDO lu gıdaları
arttırırsak o zaman hormonsal dengesi bozuk olan kadınlaşmaya ve geyleşmeye
doğru giden bir toplum oluşursa bunun hesabını GDO lu tohumlara onay veren Abdullah
Gül nasıl Allaha verecek? AK Parti, hepimizin Fetö’ye ve PKK’ya ve Batı
ülkelerinin pisliğine karşı desteklediğimiz bir parti, 15 Temmuzda sokağa ben
çağrılmadan çıktım, ancak bu demek değil ki Ak Parti’nin yanlışlıkların saçma
siyasetlerini eleştirmeyeceğiz. Hükümet, kalkınma kriterlerinin parametrelerini
Kapitalizmle değil bizzat Kuran parametrelerine göre almalı. Toplumumuz BEN
Merkezli düşünme yüzünden çökmek üzereydi, Allaha şükür ki 15 Temmuzda büyük
bir sınavı atlattı ve en azından ben değil BİZ demeyi öğrendi. Artık BİZ demeyi
bırakıp ÖTEKİ Sen SİZ demeliyiz. Çünkü bu gerçekten İslam’ın istediği şeydir.
Önce ötekini düşünme basireti, önce ötekini düşünme bilgeliği ve fazileti. Eğer
biz kalkınma verileri olarak kişi başına düşen gelir, kişi başına düşen tüketim
vb şeyleri ele alırsak mahvoluruz. Ülkemizde kişi başına verilen ortalama zekât
miktarı önemli bir rakam mesela. Niye yok?
Neden
hala üniversite öğrencileri okurken zorluk yaşamakta, neden hala devlet kendi
verdiği eğitime bile güvenmiyor, giriş
ve kabul sınavları yapıp duruyor?
TİKA
çok önemli bir organizasyon ve değeri bilinerek güçlendirilmeli. TİKA ve
KIZILAY sadece Fas’tan Endonezya’ya değil Meksika’dan Filipinlere kadar
uzanabilmelidir ve içine diğer İslam ülkelerini hatta mümkünse başka
ülkelerinde insanlarını alan büyük bir yardım kuruluşu olamaz mı? Bu SEN ve
SİZ, ÖTEKİNİ önemsemenin ülkesel ifadesi olur. Bunu Amerika yapmaz, yapamaz.
Çünkü ideolojisi izin vermez. Onun ideolojisi ve anası Londra’nın ideolojisi
ötekini düşünme üzerine değil, katletme yok etme üzerine. Biz daha fazla
silkinip kendimize gelmeliyiz, daha fazla ötekini merkeze almalıyız, empati
kurmalıyız ve buna faceteki dostların güzel paylaşımlarına güzel yorum yazmakla
samimi doğum günü dilekleri yazmakla, komşumuza daha fazla inanmakla başlayamaz
mıyız? Eskiden telefon konuşması pahalıydı, konuşamıyorduk şimdi neden
dostlarımızı ilk biz aramıyoruz? Bu İslam’ın temelidir. “Gerçekten inananlar
kendileri yoksul ve muhtaçken bile muhtaç ve yoksullara verenlerdir” Kuran.
O
yüzden bırakalım bizi Şefaat yalanlarıyla ahrette olmayan Sırat köprüsünden
geçireceğini söyleyen yalancı cemaat liderlerini de kurtuluşumuzu bu dünyada ki
cadde olan SIRATTA ( Street)de arayalım. Bu sayede tekrar vahiy medeniyeti
kurulabilir ancak, kanında seyid kanı olduğunu söyleyen peygamberin hayatını
bile bilmeyen bir tutam sakalıyla insanları bedava çalıştırıp emeğini sömüren
ve onları kanıranlarla değil.
Önce
öteki, öbür teki….
Çünkü
kurtuluşumuz ötekin de, öbür tekinde, başkasında, verdiğimiz de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.