www.islamastrolojisi.com "Adalet denge ve huzurun temelidir"

FATİHA EYLEM MANİFESTOSU www.islamastrolojisi.com
1-Etiklik (Eunsü)
2-Müteşekkirlik(Elhamdü)
3-Vicdanilik(ErRahim)
4-Sorumluluk(Yewmiddin)
5-Tevhit(İyyakena)
6-Meşru hedef ve Umutvar olmak(Sırat-ıMustakim)
7-Kimseyi taklit etmemek ve kendin olmak, samimi olmak(Gayrilmağdubi) #KABENİNHAYATŞİFRELERİ KİTABIMDAN ALINTIDIR...

24 Nisan 2020 Cuma

TÜRKİYEDE SOL VE SAĞ TERÖR, MEZHEP İLİŞKİSİ

Aslında bu yazdığım konu tamamen bir tez konusudur ve terörün sosyo kültürel etnik alt yapısıyla olan alakasının irdelendiği bir yazıdır ve geleceğe ışık tutması ve sorunların çözülmesi için kaleme aldığım bir yazıdır.

Terör kelime olarak tethiş korkutma yoluyla kendi ideoloji ve isteklerini elde etmeye çalışan illegal durumdur. Türkiye yıllarca hem sol hemde sağdan terör örgütleriyle uğraşan bir ülke oldu. Peki terör mezhep ve terör ile siyaset tarihi ilişkisi nedir?

Türkiye'de dikkat ederseniz sol terör örgütlerinin tepesinde genelde Tunceli bölgesi Alevilerinin olduğunu görmekteyiz. Peki niçin o bölge?

Tarih boyunca Tunceli bölgesi gerek mezhepsel gerekse duruş olara Anadolunun genel inanç yapısının dışında kalmıştır. Osmanlı zamanında da çeşitli sıkıntılar yaşayan Tunceli bölgesi özellikle padişah Sultan Selim döneminde İran ile iş birliği yapma endişesiyle Tunceli Alevilerinin baskı ve sıkıntı gördükleri aşikardır. Tunceli Alevileri Cumhuriyetin ilk yıllarında da muhalif olmuşlar ve bunu direnişle yapmışlar o dönemde yeni kurulan Cumhuriyet tüm muhalif sesleri sistemin tam oturması için kısmak ve Batı'ya verilen Lozan'daki sözleri tutmak adına tam otorite sağlamak için çok sert önlemler almıştı. Bunun neticesinde bir çok maduriyetler doğmuştu. Cumhuriyetin ilk kadın pilotu Sabiha Gökçen bombalarını muhalif Tuncelilerin üzerine atmıştı. Tunceli nüfusu zorunlu göçe tabi tutularak Türkiyenin her yerine dağıldılar. Tunceli halkı Alevi kültürünün öğrenmeye verdiği önemle gittikleri tüm illerde okuyup devletin üst kademesine gelmişlerdir. Atatürk döneminde gördükleri sert tutuma rağmen yine Atatürkçülüğü benimsemişler OSmanlı Sünni Devletinde yaşamaktansa Atatürkçü Laik Demokratik devlette yaşamayı yeğleyerek bir çoğu bu şekilde Cumhuriyete sahip çıkmıştır. Diğer taraftan buna itiraz ederek çeşitli terör faaliyetleri içinde bulunan Sol Örgütlerin en tepesine baktığımızda yine başta Tunceli Alevilerinin olduğunu görmekteyiz. Sol Marksist Örgütler ki PKK dahil üst düzey yönetimde Alevi Kürt unsurlara daha fazla güvenmişlerdir ve ancak 28 Şubat sonrasında Devletin İslamcı kesime son derece sert davranması sonrasında yavaş yavaş PKK da Sünni Şafi kökenli de olsa üst düzey yönetici ve komuta kademesine izin verilmiş durumdadır ancak yine de en tepe dediğim kesimdedir genelde.
Peki onca sene geçmesine rağmen neden bu öfke?
Bu öfkenin en büyük nedeni bu bölgede yaşayan ve geçmiş baskı ve zulümleri nesiller boyu aktaran ve bu hikayelerle büyüyen bazı Alevi Kürt unsurları içlerindeki öfke ve hıncı giderek çoğaltmışlar devletten islamdan ay ve yıldızdan o kadar nefret etmişlerdir ki 2010 yılı sonrasında Komünist ideolajiye ters bir şekilde Amerika ve AB ile iş birliği daha yapma yoluna gitmişlerdir. Bu örgütlerin beslendiği asıl yer şu an Türkiye'Nin Nato sözde Müttefikleri Belçika Almanya ve Fransa gibi ülkelerdir. Terör örgütleri rahatça bu ülkelerde Alevi Kürt kökenli Türkiye vatandaşlarından veya İltica yoluyla vatandaşlıktan çıkıp o ülkelerin vatandaşı olan unsurlardan aidat bağış adı altında zorla para toplamakta ve örgütlerine finansman sağlamaktadır. Üstelik Türkiye bu unsurlarla savaşmak için parasıyla silah almak istediğinde ambargo ile karşılaşmaktadır.
Gerçekten 2010 yılı öncesindeki Türkiye ve 2010 yılı sonrasındaki Türkiye tamamen farklı iki Türkiyedir.
Türkiye'de sağ kanat terör örgütlerinde ağırlığı yine Amerika destekli terör örgütleri çekmektedir. Amerika sadece sol değil sağ terör örgütleriyle de diyalog ve iş birliği içindedir. İşid El Kaide Taleban Cehşullah Fetö sayısız terör örgütlerinden sadece bir kaçıdır. ABD gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında Yeşil Kuşak Nato projesi kapsamında Sovyetlere karşı İslamı kullanma prensibinin uzantısıdır bu örgütler. Bu örgütleri incelediğinizde Fetö dışındakilerin genelinde ŞAfi Maliki Vahabi Hanbeli mezheplerinin mensupları çoktur çünkü bu mezhepler Hadislerin içinde bulunan (Tabi ki çoğu yalan hadis) öldürme katletme köleleştirme satma cariyeleştirerek ırza geçme 9 yaşındaki kızları satma cariyeleştirme selahiyetini batılı dille lagalizasyonunu tamamen bu sahte hadislerden alır ki zaten o hadisler de İslamın Vahiysel anlayışını tamamen FELÇ etmek için uydurulmuştu Yahudi Kökenli müslümanlar tarafından. Tabi şimdilik bunları yazacak konuşacak cesarette bir din adamı pek yok Türkiye'de ama eğer terörün fikirsel kaynakları kurutulacaksa öncelikle Kuranı İlkesel (Tarihselci ve semantik yaklaşımdan çıkan sonuçlarla çıkarılan prensiplerle) anlama bu anlayış üzerinden akılla Hadislerin sahtelerinin kesinlikle çıkarılması gerek. Ancak Türkiye'de büyük bir parasal gücü yöneten ve ekseriyeti düşünme özürlü ve geleneksel olan bazı cemaatler kendi mensuplarını aptallaştırıp Sırat köprüsünden geçirme vaadi şefaat (Dinsel Torpil) ile kandırıp hem mali hem cinsel olarak da sömürebilmektedir. Bu konuda açılmış davalar hükümler mahkemelerde vardır ve o şeyhlerin işledikleri suçu dayandırdıkları kitaplar hala satılmaktadır kitapçılarda.
Devlet inançsal bilgileri okullarda kendisi verirken artık karşısındaki gençliğin sorgulayan soran merak eden ve ders veren hocaları ve müfredatı geriden gören bir nesil olduğu ve okumuş sorgulayan ateistlere cevap veremeyen din anlayışının artık giderek zayıfladığı da görülmektedir. Her sene daha fazla genç Sosyal Medya Ateist sayfalarında kendini beğenmiş ve herşeyi bildiğini sanan bazı züppe Odtülü vb sol okullardan mezun olanların gazına gelip ateizmi deizmi artık kendi ailelerine karşı savunmaya başlamış ailelerin çoğu zaten araştıran Kuranı bilen olmayıp, geleneksel islamcı olduğu için o sorulara cevap verecek durumda olamayıp üzüntü içinde evlatlarının ateistleşmesine deistleşmesine hatta bazılarının farklı dinlere mensup olmaya başlamasına kaygıyla bakmaktadır.
Evet
Bir tarafta sol ve sağ terörün kullandığı mezhepler diğer tarafta bu sorunlarla nasıl baş edeceğini bilmeyen kalabalıklar.
Benim buradan akademisyenlere diyanet görevlilerine devleti yöneten bürokrasiye ricam şu. Mevcut anlayış ve oy kaygısı ile geleneksel islamcı tarikatlere boyun eğilmesi demek zamanla ülkeyi daha büyük tehlikeye atar. İslami Araştırmalar çok daha ciddi tarafsız ve cesur yapılmazsa ve Buhari Allahın yerine konulmaya devam edildikçe RivAyetler Ayetlerin önüne geçirilip Peygamber Abduhu ve Rasuluhudan çıkarılıp İLAHLAŞTIRILDIKÇA daha çok gencin ateist ve teist olmasını bekleyebilirsiniz. Önceki Diyanet İşleri Başkanı sorunu görmüş ve bunun için çabalıyordu. Şimdiki Diyanet işleri başkanı Türkiye'de bulunan ve Hükümete oy deposu zannedilen ( En küçük güç kaybında o cemaatler kesinlikle kaypaktır hemen Amerkan yanlısı sağcı başka bir lidere kayıverirler) elden gidiverir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önüne mevcut inançsal durumlardaki depremler Ateizmin fazlalaşması ile alakalı raporların gittiğini biliyorum. Sayın Erdoğan'ın hataları olsa bile iyi bir siyasetçi ve insan olduğuna inanıyorum ama bu konuda daha cesur olmalı ve gerek Kuran bilgisi (Arapça kafa sallayarak okumayı kastetmiyorum) gerek siyer bilgisi ( Hz Muhammedin hayatı) yüksek ve mevcut sorunlara cevap veren bir imam hatip açılmalı. 28 Şubat döneminde değiliz. Artık başörtüsü bir dava sembolü olmaktan Başakşehirden itibaren çoktan çıktı. Silikonlu dudakları lüks ve şımarık tavırlı kalkık kaşlı Süslüman Burjuvazi de İslamdan nevret edilmesine yol açmakta (Başakşehirde 8 sene yaşadım gördüm).
Türkiyede dikkat edilmez ise o ateist gençlik zamanla Komünist Anarşist Faşist gibi uç eğilimlerle toplumun yeniden uç kavgaların içine çekilmesine neden olabilirler.
O gençleri dini bütün olsun ve toplumsal kontrol daha iyi olsun diye geleneksel cemaatlere vermek o geleneksel cemaatlerin önünü açmak daha fazla o gençleri islamdan buna izin veren devletten bayraktan ülkeden soğutacaktır.
Ben bunları Hollandada Tercümanlık yaparak sol örgütleri tanımış, Kazakistanda öğretmenlik yaparak Yeşil Kuşakı görmüş biri olarak ve çocukken ateist olup sorgulayarak İslama inanmış eski bir ateist olarak yazma ve altını çizme gerekliliği gördüm.
Kuran Müslümanlığı umudumdu ama onların önde gelenlerinin de ateist sayfalardaki bazı Odtülüler gibi kendi  kibirlerinde ve egolarında boğulduklarını görüp kitaplarıma ve kendi misyonuma döndüm.
Kimbilir belki biri bu yazdıklarımı görürde inşallah Akademik bilimsel bir çalışmanın içinde değerlendirir...
Tüm bu geri kalmışlığın nedeni geleneksel islamcıların şu rivayete inanmaları "Şeytan aklını kullanıp sapıttı. Ben ateşten adem çamurdan yaratıldı ben daha üstünüm, dedi" diyerek kendi cemaatlerine düşünme ve felsefeyi yasakladılar. Bilimsel düşünmenin yerini başka ilimlerle doldurdular.
HAVAS mı istiyorsunuz? Kabenin Hayat Şifrelerinin tamamını okuyun diyorum Geleneksel İslamcılara.
Anlarlarsa tabi...

Bir sözümde kendini devrimci sanan yeni yetme komülere
"Onlara bozgunculuk (terör) yapmayın dediğinizde onlar hayır biz ıslah ediyoruz (devrimcileriz) derler" KURAN

Evet Komüsnit devrimin ahlakı yoktur ahlaka inanmaz o yüzden eski olan ne varsa devirir iyi olmasına bakmaz.
Mekke Devrimi tarihin en ahlaklı devrimiydi. Her eski kötü değildi her yeni de iyi değil.


Sözlerimi yine Kainatın Asıl Efendisi (Hz Muahmmed değil Haşa) Allahın sözüyle bitiriyorum...
"Allah aklını kullanmayanların üzerine pislik yapdırır" KURAN





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.