www.islamastrolojisi.com "Adalet denge ve huzurun temelidir"

FATİHA EYLEM MANİFESTOSU www.islamastrolojisi.com
1-Etiklik (Eunsü)
2-Müteşekkirlik(Elhamdü)
3-Vicdanilik(ErRahim)
4-Sorumluluk(Yewmiddin)
5-Tevhit(İyyakena)
6-Meşru hedef ve Umutvar olmak(Sırat-ıMustakim)
7-Kimseyi taklit etmemek ve kendin olmak, samimi olmak(Gayrilmağdubi) #KABENİNHAYATŞİFRELERİ KİTABIMDAN ALINTIDIR...

25 Eylül 2016 Pazar

İNGİLTERE'NİN TÜRKİYE'DE İÇ SAVAŞ B PLANI


Devletin taviz vermeden Terörü bitirme çabası ve Suriye’de Menbiç’in düşmesinin İngiliz planlarını suya düşürme ihtimali sebebiyle MI6 Ajanlarını Güney Doğu’ya yolladı ve şu an HDP’ye olan desteğin düşmesinden sonra Aşiretlerin liderleri ve kanaat önderleriyle rahat rahat görüşmekteler. 
Bu görüşmelerde neler konuşulmakta? 
Hangi ikna edici Londra Siyaset akademisi denklemleri uygulanmakta? Neden hala gazeteci kılığında bölgeye gelen MI6 Ajanlarına izin verilmekte bu gazeteci casuslar orada hangi aşiretleri hedef almış durumda? Bunlardan ne kadar haberimiz var ne kadar yok? 
Neden HDP’ye destek düştü nasıl bu destek arttırılacak? 
15 Temmuz Başarısızlığından sonra B Planları nedir?

Orta Doğu’da Türkiye Ahmet Davutoğlu’nun ve hapse atılan Danışmanının sayesinde oluşan Suriye üzerinden tuzağa düşürülmesinden beri Türkiye dikkatle hatasını düzeltmeye ve karşı atağa hızla geçti. Ancak İngilizler pes edecek gibi değil. Tarihteki Haçlı seferlerinin öncüsü Vatikan gibi görülsede bunun siyasal kışkırtıcısı İngiltere’dir. Bayrağında hala o dönemden kalma beyaz zemin üzerinde kırmızı St George haçı kullanan İngilizler asla ama asla Ortadoğuyu ve Türkiye’yi parçalama hedeflerinden vaz geçmiş değiller.
Peki B Planı Nedir?
Şu an ajan İngiliz Gazetecileri Güney Doğu’da gizlice Aşiretlerle görüşmekteler bu aşiretlerden Devlete ve millete sadık olanlar ve tarafını İslamdan yana koyanlar yapılan görüşmeleri sızdırmaktalar. Bakın bu şerefsiz gazeteci ajanlar neler yapmakta?
Siyasal olarak HDP’yi yeniden güçlendirmek
Aşiretlerin HDP’ye desteğini kestiğini PKK’ya militan verilmemesinden dolayı terörist sıkıntısı yaşayan PKK’ya savaşçı sağlamak isteyen konuşmalar yapmaktalar.
“Sizler HDP’ye destek vermezseniz Kürt Ulusal mücadelesi bitecek, Kürt dili ve kültürü bölgede önemli kazanımlar elde etti, bu kazanımlardan geriye dönerseniz 35 yılda yaptıklarınızı elinizden Türk faşizmi tek tek alacak, Türk faşizmi yükselişe geçti kendinizi savunmak ulusal haklarınızı elde etmek en tabi hakkınız bunları size HDP ile siyasal mücadele PKK ile de sıcak savaş kazandırır ne kadar mücadele o kadar bağımsızlık, sizde bu aşamada bırakırsanız yok olur gidersiniz. Türk ulusalcılığı artmakta Kemalizm yeniden Orduya hakim olmaya ve size yeniden dininizi nasıl yaşayacağınızı dikte ettirmekte. Buna daha ne kadar katlanabilirsiniz? Sizler Türklere Birinci Dünya Savaşında ve Kurtuluş Savaşında hep arka çıktınız peki karşılığında ne aldınız? Kan göz yaşı işkence ve sürgün aldınız. Oysa Cumhuriyet sizin Sayenizde önce Erzurum’da kurulma dı mı? Atatürk önce size geldi sizden yardım aldı sizlerde Türk kardeşlerimiz dediniz ümmet dediniz savaştınız bakın ne oldu? Direnmezseniz Türkler sizi kendine benzetecek, Batı’da açık çıplak geziyor kadınlar kızlar bakın sizin kızlarınızda açılmaya saçılmaya başladı ve kültürünüzden uzaklaşmaya başladılar. Gençlerin yüzde kaçı Kürtçe biliyor zazaca biliyor? Bayrağınıza vatanınıza sahip çıkın sizin için mücadele eden PKK ve HDP’ye destek verin. Bunu yapmazsanız bitersiniz. Biz elimizden geldiğince size en modern silahları ulaştırıyoruz ama siz kendi kaderinizi belirleme konusunda HDP’ye destek olmazsanız PKK’ya asker yollamazsanız Kobani bile Türklerin Rusların eline geçer. Türkler şu an Ruslarla ve gizli gizli İranla iş birliği yapıyor ve RTE’da ehli sünnet düşmanlarının elinde mecburen İran ve Rusyanın dediklerini yapıyor bak uçağı düşürdü sonra gitti özür diledi. Dininizi ifsad edenlere yıllarca destek veren Ak Parti ve RTE değil miydi? Şu anda Ehli Sünnet cemaatler İran ajanı cemaatlere karşı batıda mücadele veriyor onlar askere polise sızmasın diye çabalıyor sizlerde doğudan destek vermelisiniz bu sayede Erdoğandan ve onun Türkiyeyi mahveden faşist politikalarından kurtulmanız lazım. Biz her türlü silah ve maddi destek vermeye hazırız.”

Şimdi siz Güney Doğu’da yaşayan ve 80’li 90’lı yılların yanlış devlet politikasıyla işkencelerden geçmiş cahil bir aşiret reisi olsanız bu konuşmalara karşı ne kadar daha sessiz kalabilirsiniz? İçinizde zerre kadar Kürt milliyetçiliği varsa Gazeteci kılığındaki bu ajanlara “Adamlar haklı yav, dediklerinin hepsi doğru” dersiniz. Çünkü Londra Siyaset akademisini aşiretteki lider ne bilsin?
Adam Urfanın Siverek ilçesini Kobani ve Afrin’i haritada gösteremez ama neresi olduğunu duymuştur ve kendisini bu konuşmadan sonra kuşatılmış hisseder ve eninde sonunda bu MI6 e çalışan gazeteci ajanların dediğini yapar. Çünkü bunu onlara sadece İngiliz gazeteciler söylemiyor, Alman, Hollandalı, Avusturyalı, Amerikalı ajanlar da söylüyor. İngiliz yalanlarına AK Partide milletvekili olan Fetöcüler inanmışken cahil bir aşiret reisinin inanmayacağını beklemek bizim salaklığımızdır.

Peki Ne yapılmalı?

1-Cumhurbaşkanı Doğu ve Güney Doğu’daki Muhtarlarla, Aşiret reisleriyle, kanaat önderleriyle acilen toplanmalı.
2-Türkiyeye giriş çıkış yapan gazeteciler, sivikl toplum kuruluşlarının liderleri özellikle İngiliz, Alman pasaportu taşıyanlar mutlaka takibe alınmalı en küçük suç unsuru taşıyan hareketlerinde isimleri kara listeye alınarak ülkeye girişleri kesinlikle yasaklanmalı.
3-Zaten AB’den çıkan Britanya pasaportuna tıpkı onların bize çıkarttığı zorluk gibi parmak izleri alınacak şekilde vize verilmeli. Öyle bundan sonra kapıdan vize alamamalılar. O kibirli burunların bir kırılsın hele.
4-ABD Vatandaşlarına, Kanada vatandaşlarına Avustralya ve Yeni Zellanda vatandaşlarına da bize uyguladıkları zorlu vize prosedürü uygulanmalı. Bunları Hollanda Almanya vatandaşları izlemeli. En azından kapıda parmak izi veya güvenlik soruşturması sıkılaştırılmalı. Hele Sakalı ve tesettürü İŞİD’çiler gibi olanlar asla ülkeye sokulmamalı. Bunlar İngiliz Teröristidir ve bilerek yollanmaktalar.
5- Ulusal Güvenlik dört renkte olmalı. Yeşil Sarı Turuncu ve Kırmızı. Devlet Turuncu vaziyete aldığında OHAL uygulaması otomatikman başlamalı. Kırmızı olduğunda tüm Britanya adına çalışan Ajanlar gözünün yaşına bakılmaksızın içeri alınmalı.

Bunları yapmazsak ne mi olur?
1-      Desteği gitmiş HDP daha da şımarır.
2-      PKK yeniden militan toplamaya başlar.
3-      İç ayaklanma ve iç savaş denemelerine hız verilir.
4-      Türkiye kanlı bir iç savaşa sürüklenir.


Ancak Halk ciddi olarak uyandı ve bir daha ki sefere en ufak ayaklanma ve kışkırtmada Türkiye’de İngiliz Amerikan ve Alman Elçilikleri kapanmasa bile Elçileri ülkelerine döner.

Peki Neden İngiltere ve Amerika son derece uslanmaz şekilde bunca fesada daha da hız verdi.

Çünkü bizi parçalamazlarsa ve sömüremezlerse kendileri parçalanacak hemde feci bir şekilde parçalanmamak içinde sıcak dünya savaşı bile çıkartabilir bu şerefsizler.

Şu an o ajanlar Güney Doğu ve Doğu'da çok ama çok şerefsizce yılmadan çalışıyorlar...

19 Eylül 2016 Pazartesi

Nümeroloji ve Ebcet Hesaplaması - Rakamların Sembolik Dili

Rakamların ve Sayıların Sembolik Anlamları Dili
( Doğru Nümeroloji ve Ebcet Hesaplaması)
1.      Bölüm
Bu konu hakkında araştırma yapmayı ve üzerinde düşünmeyi önceleri planlamamıştım ancak İslami Astroloji, Kâbe’nin Hayat Şifreleri, Ellerimizin Dili ve Şahitliği adlı kitaplarımı yazarken bazı rakam ve sayıların öne çıktığını gördüm. Kâinatta Matematik biliminin bize ciddi mesajlar verdiğini anlamaya başladım ve bu konuda yazı yazmaya ve bu yazımı kitaplarıma eklemeye karar verdim. Rakamlardaki sırları araştırma ya da üzerinde düşünmemi sağlayan unsur Fatiha suresidir. Bu suredeki 7 adet ayet önümü aydınlattı ve benim birçok konuyu ve Fatiha’ya, Kuranı anlamaya Kurana yaklaşım konusuna eğilmeme yol açtı. Resimde bulunan 7 renk bir tablonun güzelliğini yansıtmakta. En güzel semfoniler 5 çizgi üzerine yazılmış 7 notayla ortaya çıkmakta. Kuran, 5 İslam şartı ana çizgisinin üzerine yazılmış 7 adet Fatiha ilkesinden oluşmuş ilahi bir senfonidir. Bu amaçla Youtube’da Fatiha Senfonisi’nide (Allegro Per’lapertura-Açılış Senfonisi) ekledim. Gerçi ilgilenenler genelde yabancılar oldu.
Hac’da 7 kez dönülür, Kabe 4 köşeli küpten oluşur, Tavaf’ın (Çemberin) yarı çapa oranı 3, 14…. sonsuz sayısıdır. Allah her şeyi altın oranla güzelleştirmiş. 4 Mevsim 12 Ay var.
İnsan kendi nümerolojisini çıkarabilir mi? Kendisi için özel bir sayı var mı? Hiçbir şey tesadüf olamayacağına göre 1 den 9’a kadar olan rakamların bir dili var bir kişiliği var, 10’dan sonsuza kadar uzanan sayılarında bir kimliği var. Nedir bunlar? Nasıl çözeceğiz?
İnsan kendi Öz Rakamını ve Sayısını nasıl bulacak? Bunlar insanın önünü nasıl aydınlatmakta ve ne mesaj vermekte?
Dilerseniz önce rakamların dilinden başlayalım sonra kendinizin rakamı nasıl bulunuyor bunu açalım.
Rakamlar
0 (Sıfır): Sıfır’ın keşfini yapan kişi El Harezim’dir. Sıfır olmadan matematik ilmi gelişemedi. Sıfır Matematik’te hiçliği yokluğu boşluğu yaratılmamışlığı anlatır. Sıfır kelime olarak Küre anlamına da ismini vermiştir (Sphere). Geometride küre şeklinde ki cisimlerin adıdır ve Arapça kökenlidir. Sıfır aynı zamanda Tavafı da simgeler, insan 7 adet tavaf yaparken sıfırı çizer. Bu sıfırın içinde Küp yoksa bir anlamı yoktur çizilen tavafın. Sıfır küre şeklindeki dünyada insanın çabasının Küp’ün manası olmadıkça boş olduğunun anlamıdır. Sıfır, yaratılmamışlık, hiçlik ve bu yüzden uzay’ın da simgesidir. Sıfır bilgisayar teknolojisinde algoritmasında da önemli bir konumdadır ve 1 (bir) ile beraber iletişimin önemli kanadını oluşturur.
1 (Bir): Sayılardan bir, harflerden Elif ile kardeştir. Atomlardan Hidrojen, çiçeklerden Lale, gezegenlerden Hilal ile, Surelerden Fatiha’yı, İslam’ın şartından Kelime-i Tevhit’i, Kabe’nin Doğu’sunu, Kapısını, Safa Tepesini, ilk Kuran Evi Darül Erkam-ı, Tavaf’ta ilk dönüş olan AHLAK Dönüşünü, Esmalardan ALLAH ( El İLAH) ile Arapça El artikeli, İngilizce The artikeli, Türkçe “O” ile kardeştir. “Bir” düşünmeyi, aklı ve dört hayat elementinin ilki HAVA’yı temsil eder. İnsanın şahadet ettiği ve kalem tuttuğu işaret parmağını simgeler. “Bir” tüm dijital iletişimde Sıfırla beraber çok önemli işlev görür, bilgisayar programları, iletişim, ses görüntü onunla aktarılır. Allahın tekliğini ve benzersizliğini eşsizliğini sayısal olarak o açıklar. Yaratmayı, Allahın yaratma nedenini açıklar. Bunun kul yönü şudur; Allah’ın yaratma ve var etme nedeni AHLAK’tır. Çünkü kendisine El Halik (Yaratıcı) demiştir. Yaratma sıfatının onda bulunması ve kendine bu ismi söylemesi Ahlaki bir yükümlülük ve sadece ona has ilahi bir sorumluluk yüklemiştir ve bunun sonucunda var etmeye başlamıştır. Yaratılış işte bu gerçeklikte başladı yani Ahlakta. İnsan varlığını Allahın ilahiliğinin yaratıma ait doğal sonucu olan AHLAKİ’likten dolayı var olmuştur. Doğum tarihi analizi hem Miladi hem Hicri olarak 1 rakamı çıkan kişi hayatta diğer insanlara göre çok daha fazla Ahlaka ve Kulluk Ahlakiliğine önem vermesi gerekmektedir. Bu sorumluluktan asla kaçamaz. Bu sorumluğu en önde o yerine getirmelidir ve bu konuda öncü ve lider olmalıdır. Kendisini kendi gerçekliğini yerine getirmek durumundadır. Burçlardan Koç’u ve Kova’yı simgeler…
2 (İKİ): İki sayısı varlığın yaratıldıktan sonra çoğalmasını ifade eder. Çiftleşmek değimi aynı zamanda üremek çoğalmak demektir. Allah hayatta her şeyi çift çift yarattığını söyler ve zıtlıklar hep çift çifttir. İki sayısı kazanmayı, ticareti, “Allah birini iki etsin” duasını, Bakara Suresini, en başta El Hamit El Kerim, El Hay Esmasını, Bakara Suresini, İbadetlerden Zekatı, Kabe’nin kuzeydeki Safa’dan başlanan yürüyüşün tamamlandığı cömertlik tepesi Merve’yi, Boğa Burcu’nu, Oğlak Burcu’nu, toprağı, sabah geceyle gündüzün ayrılma vaktini, çalışmayı, üretmeyi HAMD etmeyi, teşekkür etmeyi Tavafın ikinci dönüşü HAMD tavafını, simgeler. Bu sayı emeği ve insanın parmakla ifade ettiği orta parmağını (Bu parmak boğumları Boğa Oğlak Başak bkz İslami Astroloji), toprak elementini simgeler.
Doğum tarihi miladi veya Hicri olarak 2 çıkan kişi kesinlikle kazanmaya, zekat vermeye, sabah erken kalkmaya, Allaha yaklaşmak için daha fazla vermeye paylaşmaya odaklanma işine çabalamalı ve bu konuya öncülük ve organizasyon yapmalıdır.
3 (üç): Üç sayısı varlığın yaratıldıktan sonra çoğalmasını, canlıların ısıyla yaratılmasını, -273 derece soğukta canlıların var olmasına sebep olan Güneş’in Rabbı’nın merhametini ifade eder. İnsanın güneş gibi uzayı ısıtmasını, annenin rahminde evladını saklayıp büyütmesini ifade eder.  Üç günlük dünya (dün bugün ve yarın) nasip etmeyi. Hayatın ateş gibi zorluklarını, sınavları aşmayı ifade eder. “Yakan Tandır yeri sıcak” demek olan Ramazan’ı, Oruç tutmayı, içimizin yanıp yoksulları hatırlamayı, şehveti dizginlemeyi, evlenmeyi (Anne baba evlat), evlenme ve sayısal olarak üç’ü gösterdiğimiz parmak yüzük parmağımızı, Al-i İmran Suresini, Paygamberlerin Rasul olduğu kadar KUL olduğunu hatırlamayı, Melek İsrafili, Ateş elementini, üçgenleri, piramiti, Altta kalanın canı çıksın değil acımayı, Ağustos ayını, Ağustosta inmeye başlayan Kuran’ı, Kuranın inmeye başladığı “arayış” anlamına gelen (Hıra) mağarasını, akşam namazını simgeler. Burçlardan Aslan burcunu onun gezegeni güneşi simgeler. Kabe’nin üçüncü köşesini, üçgenlerden oluşmuş piramitlerin olduğu ve zulmün kıtası Afrika’yı, Hz Ömer’i simgeler. Doğum tarihinde 3 çıkan kişi, enerjisini zalimlerle mücadele etmek, adaleti sağlamak, mazlumlara yumuşak davranmak, ibadetlerden Ramazan’a daha çok önem vermek, namazlardan Akşam namazına daha fazla dikkat etmek gibi mesajları alır.

4 (Dört): Dört sayısı varlığın dördüncü merhalesini, Su elementini, duygusallığı, Duygusallığı mantık ve adaletle dengeleme işaretini, serçe parmağımızı, Yengeç, Balık burçlarını, Ay ve Jupiter’i, geçmişimizi, hafızayı, unutmamayı, Nisa Suresini, Mantıklı alışveriş yapmayı, Hz Osman’nı, Dünya hayatı’nın başlangıç ama aynı zamanda sonunu, Azrail’i, Hac ibadetini, Zilhicce ayını, KABE’nin dört köşesini, İkindi namazını, Asr Suresini, 40’lı yaşların bazı mantıksız hareketlerine son vermeyi, hayatı yeniden yine tartmayı, Perşembe gününü, Nisan ayını, Temmuz Ayını, Okyanusları, geçmişi geçmişte bırakmayı simgeler.
Doğum tarihinde rakamı 4 çıkan kişi, enerjisini geçmişi sürekli geçmişi yenilen kazıkları ve zorlukları hatırlayarak kendisini üzerek geçirmemeli, mantıklı olmaya ve şimdiyi yaşamaya bakmalı. Hacca imkanı varsa gitmeli, geçmişe sünger çekmeli. İkindi namazında tevbe ve istiğfar çekmeli. Asr Suresini çok okumalı. Hele burcu Akrep, Balık yengeç veya yükseleni bu burçtansa bu dediklerimi daha fazla dikkat almalı.

5 (Beş): Beşinci element Sevgiyi, insana verilen Emanet oln AKIL ve Sorunluluk Duygusunu, İslamın beş önemli Şartını, Beş Vakitli Namaz İbadetini, Kabe'nin 5. duvarı olan Çatısını, Müziğin 7 Notasının yazıldığı 5 çizgiyi, Mayıs ayını, Toprağı, Canlanmayı, Boğa Burcunu, Dünyayı Venüs Gezegenini, Yatsı vaktini, insanın ellerini, Baş parmağını, ruhani arınmayı simgeler. İsim yada Doğum Tarihi nümerolojisinde 5 çıkan kişi hayatı anlama ve anlamlandırmada sevgi ve akıl üzerinden yürümeli, asla umudunu kesemez Allahtan ve hayattan. Yine önce Rabbına sonra kendine güvenmeli ve asla geriye bakmamalı. Gelecek kaygısını taşıması en büyük günahı olur. Cimri davranamaz. Davranmamalı.

6 (Altı):

7 (Yedi):

8 (Sekiz):

9 (Dokuz):


15 Eylül 2016 Perşembe

RUSYA DOSYASI (Son 16 Yıl Rus Türk İlişkileri Analizi)

RUSYA DOSYASI  (Son 16 Yıl Rus Türk İlişkileri Analizi)
Orta Çağ’da kurulan Rus Knezliği zamanla büyümüş ve en yakınındaki Türk Moğol İmparatorluğu olan Altınordu devletini ve başkenti Kazan’ı ele geçirmişti. Rusya’nın tarihteki en devletçi imparatoru Türklerin ve İngilizlerin ve Rusya Müslümanlarının pek sevmediği ve ona Straşny İvan (Korkunç İvan) dedikleri isimdi. Bu kişi için önemli olan Rusya idi ve bu uğurda her şeyi feda edebilirdi. Osmanlı tarihinde İvan gibi Devleti her şeyin üzerinde tutan kişi Yavuz Sultan Selim’dir. Batılı tarihçileri Selim içinde Selim The Bloodthirsty (Kana susamış Selim) lakabını kullanırlar(1) ve onu bir anlamda İvan ile eşit sayarlar.

Yine Rusya İmparatorluğu’nun büyümesini ve reform hareketleriyle rönesansı Rusya taşıyan kişi Deli Petro lakaplı imparatordur. Osmanlıda bu imparatorun yaptığını yapan kişi Gavur Padişah diye de anılan şalvar yerine pantolon, sarık yerine Fes’i getiren 2. Mahmut’tur. Rusya’da yine büyük devrimler yaparak Çarlığı yok eden bunun yerine Rusya’yı diğer Sovyet Cumhuriyetleriyle büyük bir güç haline getiren devrimleri yapıp Ortodoks kilisesini ve diğer dinleri baskılayan Lenin’dir. Türkiye’de onun karşılığı ise yaptığı devrimlerle Osmanlı Sultanlığı yerine Modern Türkiye’yi kurup Türkiye’de İslamcılığı baskılayan Mustafa Kemal Atatürk’tür. Şu anda Batı medeniyetinin yok etmek istediği ve güçlü bir Rusya’nın peşinde olan Putin’i bitirmek isteyen ABD destekli İngiliz Emperyası aynı şeyi kendi ülkesi için yapmaya çalışan Erdoğan’ı da hedef almış durumda.

Görüldüğü gibi Rus ve Türk tarihi birçok tarihi süreç benzerliğini yaşamaktadır.

11 Eylül 2001 tarihinde Amerika’nın El Kaide ile olan mücadelesi başlamıştı. Ek Kaide sayesinde Orta Doğu ve Afganistan’daki sömürüsü başlamış ve ABD’nin güney Eyaletinde bulunan silah fabrikalarındaki stoklar eriyecekti. ABD gerçekten silah stoklarını 10-15 yıl arayla eriterek ekonomisindeki çarkı döndürmekteydi. Kore, Vietnam, Afganistan, Irak(İki kez), İŞİD üzerinden silah stoklarını eritti. İran Irak savaşında Irak’a açıktan İran’a gizlice silah sattı.
Rusya şimdiye kadar ABD’ye karşı etkili bir siyaset geliştiremedi. Ta ki Putin dönemine kadar. Sovyetler Birliğinin bolca votka içen beyni uyuşmuş Brejnev gibi adamlarının kafası pek çalışmıyordu. Sarhoş Yeltsin’de aynı familyanın en son örneği idi.

Vladimir Putin göreve gelmeden önce parlak bir KGB ajanıydı(2). Siyaseti en az ajanlık kadar iyi biliyordu. Diplomasiyi de. Göreve geldikten az bir süre sonra 11 Eylül olayları ile ABD ile İslam dünyası arasına kara kedi girdiğini görmüştü. ABD’nin ılımlı İslamcı Yeşil Kuşak projesi geleneksel İslamcılıkla uzlaşı içinde gidiyordu. Daha önce Erzurum’da “Kominizmle mücadele derneği” kurup(2) Nato’nun ajanı olarak görev yapan ilkokul mezunu Gülen’e küresel sömürüde önemli görevler verildi. Sovyetlerin dağılmasından sonra eski Sovyet Cumhuriyetleri, dağılan Yugoslavya, Kafkasya’ya ve Afrika’da artık Beyaz Hıristiyanlardan nefret eden  bölgelere okullar açarak İngiliz kültür ve dilinin yaygınlaştırılması onun eliyle sağlandı.

Rusya’da seçim zaferleri kazanan Putin’e en son şoförünü öldürene kadar defalarca kez ekonomik, politik suikast düzenlendi(4)(5)(6)(7). 

Bu siyasal suikastler sırasıyla Rusya’da Terör eylemleri, Suriye’de bulunan Tartus askeri üssünü kapattırmak için Suriye’nin karıştırılması, Rusya’da muhalefete ayaklanma çıkartmaya kalkmak ve gösterileri Soros eliyle kontrol etmek, Rusya’nın yanı başındaki eski müttefikleri Ukrayna ve Gürcistan’da batı yanlısı liderleri göreve getirmek, Rusya’ya ekonomik ambargolar uygulamak, Rus uçağının düşürülmesi ile hem Putin hem Erdoğan’ı birbirine düşman etmek şeklinde özetleyebiliriz.

Peki Türkiye?

Türkiye’de 11 Eylül sonrasında iktidara gelen Erdoğan da siyasi olarak gittikçe güçlendi. Onun güçlenmesi ve yönetimi FETÖ’yle ve NATO’yla iktidarı paylaşmayıp kendi ayakları üzerinde güçlü bir şekilde durmasını istemesi yüzünden bir dizi seri ekonomik siyasal suikastler izlendi, Gezi olayları, Uludere, Reyhanlı, MIT Tırları üzerinden RTE’ye Daeş’i destekliyor suçlaması, hırsızlığın alasını Himmet vurgunlarıyla yaptıkları halde Erdoğan’a hırsız denmesi, sayısız stratejik cinayetler Hrant Dink, Üzeyir Garih, Mustafa Koç sindirme, korkutma ve Erdoğan’ı yalnızlaştırma amaçlı yapıldı(8)(9)(10). 

PKK ile yürütülen Çözüm süreci “Seni Başkan yaptırmayacağız” sloganıyla İngiliz aklıyla bitittirildi(11).

Erdoğan’ın ve Putin’in birbirinden güç alarak karşı durdukları Şeytani Anglo Amerikan illüminati TSK içineki Fetöcü Natocu ortaklar ile Rusya Federasyonu içinde görev alan ve Batı’ya çalışan cuntacı generallerin tezgahıyla uçak düşürme krizi yaşatıldı ve Rusya bunun haberini almıştı(12). 

En son ise 15 Temmuz ile son darbeyi vurdular. Putin bu darbenin Feto Nato ortaklığı ile yapıldığını anladığı için Erdoğan’ı arayarak ona destek çıkan ilk lider oldu(13).

Ancak ne Rusya ne Türkiye bu darbelerle yıkılmadı. İlişkiler daha da güçlenme yoluna girdi. Çünkü darbeler Rusya ve Türkiye’yi hem birbirine yaklaştırdı hem de taktik ilişkileri stratejik ilişkilerin kurulmasına götürdü(14).

Rusya seneler önce nasıl ve Niçin İslamcı siyasete başladı?

Bu soruya cevap vermek için geriye gitmemiz lazım(15). 

Çeçenistan’da 2006 yılında yapımına başlanan ve Rusya’nın en büyük ikinci sembolü seçilen 2008 de Putin tarafından açılışı yapılırken Putin’in “Bu camiyle sadece Çeçen kardeşlerimiz değil tüm Rusya Müslümanları gurur duymalıdır” demişti.

Bu sözle beraber Türk Rus yakınlaşması hızlandı, ilişkiler güçlenmeye başlaması Batı’yı tedirgin etmeye başladı. Amerika İngiltere ortaklığı hem Türk Rus ilişkilerini bitirecek, hem PKK’nın silah bırakmasına engel olacak, hem de ülkelerindeki ve Iraktaki öfkeli cihatçılardan faydalanmak için İŞİD’i kurdu ve yönettiler, bu Türk devletini Feto/Nato cuntasıyla yıkmak içinde kullanılacaktı (16)(17)(18). Bu sayede aslında Rusya’ya karşı olan Nato’nun manüplatif başka bir düşmanı olması da sağlanmıştı.

Türkiye Suriye’de İngilizlerin tuzağına düşürüldü. Bu tuzağa düşürülmede etkin rol oynayanlar arasında Gürcan Balık isimli Babacan’ın Dış İşleri bakanıyken Kalem Müdürü, Dış işleri bakanıyken Ahmet Davutoğlu’nun Fetöcü danışmanı da vardı(19). 

Bu adam Suriye siyasetinin baş aktörlerindendir ve Londra’da King’s Collage’ta master yaparken orada bulunan ve MI6 ile güçlü bağları olan Zaman Gazetesi bürosundan çıkmadığına dair bilgileri Londra Elçiliğinde o yıllarda görev almış olan bürokrat dostumdan haberini aldım. Bu adam şimdi tutuklu. Ahmet Davutoğlu’na dış işlerinde danışmanken bu Fetöcü yanıltılmayla Davutoğlu ve Erdoğan “Şam’da namaz kılacağız,” diyordu, maalesef gerek Dışişleri bakanıyken gerek Başbakanlığı döneminde Rusya ile ilişkiler Uçak krizinden sonra dibe vurdu. Fetö hedeflerini Ahmet Davutoğlu’nun dışişleri bakanlığı yaptığı zamana İngilizlerin Suriye siyasetini takip ettirmiş bunun yüzünden milyonlarca hayat kararmıştır. Bunun baş sorumlusu Gürcan Balık ve onu dinleyen Davutoğlu’dur. Erdoğan bu hatayı ve kurulan tuzakları, yapılanları fark ederek siyasal düşüncesini Esad’a karşı yumuşatmıştır (20)(21). 

Yapmalıydı da. Çünkü Suriye siyaseti devletin kendi ayaklarına kurşun sıkmasıydı. Rus uçağının düşürülmesi de Fetö eliyle devletin kafasına kurşun sıkmaktı.

Rusya’ya uçağın düşürülmesinden hemen sonra kritik bir ziyaret yapan ABD’nin asla emekli olmayan Dış işleri eski bakanı Alman asıllı Siyonist ve illüminati maşası Kissenger Putin’i Erdoğan’a karşı ciddi iki konuda kışkırtmıştır. Erdoğan’ın iki yönünü Putin’e aktaran Kissenger söyledikleriyle Rusya Başkanı’nı ikna ederek aradaki düşmanlığı körüklemiştir(22). 

Ancak Rusya ve Putin ne çeşit bir kumpasın içine düştüğünü sonradan anladı. Çünkü Türk Rus ilişkilerinin kötüye gitmesi ve Putin’in Türkiye yaptırımları Rusya adına bir tuzaktı ve düşülen bu tuzak Türkiye’yi değil bir domatesi 3-5 dolara yiyen Rus halkını etkiledi. Evet Kissenger’ın o toplantı da Erdoğan’ın 3. Büyük lider yapılmasına Putin’in katkı sağlamaması, Erdoğan’ın İslam dünyası liderliğine oynamasının tehlikelerini anlatması, bunun Rusya Müslümanlarına etkisinin feci sonuçlarını tecrübeli siyasetiyle anlatmıştı ancak sonuç Rusya adına kötüye gidiyor Erdoğan daha da kahramanlaşıyor ve bu durumdan çıkılması gerekiyordu.

Putin, TSK içinde FETO yapılanmasının uçak krizine olan etkisini, kendi ordusu içinde Batı’yla iş birliği yapan ve uçak krizin oluşmasına vesile olan genarallerin tutumlarını haber almıştı. Bu yüzden generalleri iki dalgada görevden aldı, Putin’in Generallere yaptığı darbenin ilki Şubat 2016’da ikincisi de Ağustos 2016 da oldu(23)(24). 

Türkiye ve Rusya kendi içindeki hain darbeci Batıcı generalleri, bürokrat rüşvetçileri temizledikten sonra ilişkiler daha da hızlanmış durumdadır.
En son St Petersburg’da Putin ve Erdoğan çok önemli bir görüşme yapmıştır. Bu görüşme Orta Doğu’nun ve dünya siyasetinin kaderini İngiliz Amerikan ortaklığının elinden almış durumdadır. Tüm Anglo Amerikan siyasetinin çöküşünü hızlandıracak bu görüşme neticesinde Türkiye ve Rusya aralarındaki bu iyi ilişkileri devam ettirebilirlerse ve yeniden Nato vb AB siyasal manüplasyonlarıyla bozulmasına izin vermezlerse her iki ülke de Dünya’nın daha yaşanılabilir adil bir yer haline gelmesini sağlayabilirler.

Şu an dünyanın ve özellikle başta İslam ülkeleri ve Latin Amerika, Güney Asya Afrika olmak üzere ezilmiş tüm ulusların geleceğinin daha iyi olması adına ilk defa umut belirmiştir.

Bu umudun sönmemesi adına iki liderin ülkelerini güç zehirlenmesine uğramadan dikkatle ve istişare ile en az 10 yıl daha yönetmeleri gerekmektedir.


KAYNAKÇA
(1) https://books.google.com.tr/books?id=Xf3h3Z1YQtIC&pg=PA13&lpg=PA13&dq=selim+the+bloodthirsty&source=bl&ots=83N5nFKF0B&sig=Uyi2RBCVuvFKo9LlUZMb-IqmJ0o&hl=tr&sa=X&ved=0ahUKEwj8iLzWlpDPAhXCtRQKHXi6CY4Q6AEIKTAC#v=onepage&q=selim%20the%20bloodthirsty&f=false
(3)          Çetinkaya, Hikmet, Fethullah Gülen’in 40 Yıllık Serüveni, Günizi Yay., İstanbul, 2004, s. 149.
(14)     http://blog.milliyet.com.tr/turkiye-nin-rusya-ile-ittifaki-stratejik-mi-taktiksel-mi-/Blog/?BlogNo=538673
(24)     http://qha.com.ua/tr/siyaset/putin-8-generali-gorevden-aldi/148486/


6 Eylül 2016 Salı

ZENGİN VE YOKSULLARIN ALIŞKANLIKLARINDAKİ 20 FARK. Zengin olmak bir zihniyet meselesi mi?

Zengin ve yoksulların yaşam şekillerinde anlayışlarında elbette fark var. Bu farkın en büyük nedenlerinden biri ailelerinden aldıklrı eğitim, akademik olarak aldıkları eğitim önemli bir faktör ancak hepsi bu değil tabi ki. Aşağıda zenginlerin ve yoksulların günlük yaşamda farklı alışkanlıkları istatistiksel olarak incelenmiş. Kesinlikle incelemelisiniz.

1. Zenginlerin %70'i az yemek yiyor. Yoksulların %97'si gereğinden fazla yemek yiyor ve sağlıksız aburcubur yiyeceklerei tüketiyor.

2- Zenginlerin sadece %23'i piyango veya kumar oynuyor. Yoksulların ise %53'ü piyango ve kumar oynuyor.

2. Zenginlerin %80'i en az bir hedefi başarmak için odaklanıyor.  Yoksulların ise sadece %12'sinin bir hedef ve amaç için çabaladığı görülmekte.

3. Zenginlerin %75'i egzersiz vb düzenli yürüyüş ve spor yapmakta bu oran yoksullarda %23

4. Zenginlerin %63'i kitap e kitap veya audio kitap ile bilgiye önem veriyor. Yoksulların sadece %5'i bunu yapıyor.  

5. Zenginlerin %81'i'nin yapma yada yapmama listesi var, yoksulların ise sadece %12'i böyle bir liste yapmakta.

6. Zenginlerin %63'ü çocuklarına kurgusal olmayan öykülerin yazıldığı kitaplar okuturken yoksul aileler sadece %3 oranında bu konuya eğilmekte.

7. Zengin aileler çocuklarını gönüllü hayır işlerinde çalışma konusunda teşvikleri %70 oranında. Yoksul aileler bu konuda çocuklarını %3 oranında teşvik etmekte.

8. Zenginlerin %80'i sevdiklerinin doğum gününü unutmamak için çizelge yaparken yoksul aileler %3 oranında bunu yapmakta.


9. Zenginler %67 oranında amaçlarını liste halinde yazarken  vs. yoksulların bunu yapma oranı %17.


10. Zenginlerin %88'i kariyer veya kişisel gelişim amaçlı en az 30 Dk okurken Yoksullar bunu %2 oranında yapmakta. 

11. Zenginlerin sadece %6'sı aklında olan planlar veya projelerden eylem öncesi bahsederken, yoksullar bunu %69 oranında yapmakta.

12. Zenginlerin %79'u çevresiyle ayda en az 5 saat iletişime geçmekte insanları aramakta hal hatır sormakta. Yoksulların sadece %12'i bunu yapmakta.

13. Zenginlerin %67'i günde sadece bir saat veya daha az TV izlemekte vs. Yoksulların %23'ü bunu yapmakta.

14. Zenginlerin sadece %6'sı evlilik ve Reality show programları izlerken yoksulların %78'i izlemektedir. 

15. Zenginlerin %44'ü işe gitmeden 3 saat önce kalkıp hazırlanmakta ama yoksulların  3% bunu yapmakta.


16. Zenginlerin %74'ü çocuklarına faydalı alışkanlıkları öğretmek için zaman ayırmaktayken yoksulların 1% bunu yapmakta.


17. Zenginlerin %84'ün faydalı alışkanlıklar ve arttırılan yeteneklerin (Diller öğrenmek vb) isanın hayattaki başarısına katkı sağlayacağına inanırken yoksulların 4% buna inanmakta...

18. Zenginlerin %79'u kötü alışkanlıkların insanın başarısına olumsuz etkisi olacağına inanırken yoksulların sadece  %9'u buna inanmakta.

19. Zenginlerin %86'sı yaşam boyu eğitim ve kişisel gelişime inanırken yoksulların sadece  %5'i buna inanmaktadır.

20. Zenginlerin %86'sı okumayı sevmekte yoksulların sadece %20'si..


Şimdi kendimize soralım. Tüm islam dünyasında ortalama eğitim yılı kişi başına ilkokul 2'dir. Böyle bir Ümmetin gelişmesi ve terörü yenmesi mümkün olabilir mi? Yoksul, vahşet içinde, sıkıntılarla yaşıyorsak önce kendimizi suçlamalıyız ilk Emri Oku olan 800 kez düşün diyen Allah'ı değil....

Neden Evlilikler Azalıyor ve Boşanmalar Çoğalıyor? Bunun ülkelerin geleceğine etkileri neler olacak?

Her şey değiştiği gibi toplumların değer yargıları da değişmekte. Evlilikler bu değişimden en olumsuz şekilde nasibini almakta. Eskiden boşanmalar daha azdı. Bunun nedeni eskiden evliliklerin daha başarılı olduğu için değildi. Evliliklerin geçmişte ve şimdi nasıl olduğunu inceleyelim.
1-      Eskiden kadın erkek tarafından dövüldüğünde karakola gittiğinde kadın komiser tarafından ya da aile büyükleri tarafından “Kocandır severde döverde bak iki tane gül gibi çocuklarınız var yıkma bu yuvayı” diye kadın ikna ediliyor ve sürekli aynı durum yineleniyordu. Şimdi şiddet gören kadın bunu şikayet ettiğinde yada boşandığında erkeğin donuna kadar alabiliyor. Bu durum erkeği evlenirken daha dikkatli olmaya itiyor. Şayet yanlış bir evlilik yaparsa başına geleceklerden korkuyor.
2-      Eskiden eşler arasında sadakat genelde kadından beklenir erkek her haltı yerdi. Ailenin sağlam kalmasını kadın sağlardı. Kadınlar daha sadık erkekler ise yine aldatmaya devam ederdi. Kadınlar ailenin ayakta kalmasını sağlayan ve bu rolü oynaması umulan kimlikti.
3-      Sosyal sigorta kavramının eskiden olmayışı aileleri çok çocuk yapmaya itmekteydi, evlatlardan biri olmazsa diğeri bakar diye çok çocuk yapılmaktaydı. Nüfusun çalışabilen yaşı 18-60 arası eskiden azdı. Çocuk sayısı oldukça yüksekti. Bu urum daha da değişmeye başladı 18-60 arası çoğalmaya 0-18 yaş arası azalmaya başladı ve nüfus hızla yaşlanmaya başladı. Hükümet bu yüzen emeklilik yaşını daha da ötelere çekti ve 65 yaparak mezarda emeklilik kanunu çıkarttı. Zaten ortalama yaşın 70 olduğu ülkemizde çoğu insan emekliliğini göremeyecekti bile. Bu sayede devlet sigorta primlerini kendine saklamış olacaktı.
4-      Evlenen insan sayısı azaldıkça çocuk yapma olayıd hızla azaldı. Doğu’da Kürt kökenli yurttaşlar olmasa, son dönemde gelen yaşları genç olan göçmen Suriyeliler olmasa  ülke de iş gücü açığı ortaya çıkacaktı. (Hükümet bu konuda ne yapacağını hala bilemiyor. Nasıl vatandşlık verilmeli, hangi prosedür izlenmeli işin içinden çıkamıyor çünkü Avrupa ülkelerinin entegrasyon adı altında göçmenleri nasıl asimile ettiği tecübesi hükümette yok vb bir çok konu).
5-      Yaşam şartları eskiden de zordu ama yeni nesiller son derece tembel ve emek harcamadan kolayca makam ve servet elde etmek istiyorlar. Bunun da en kolay yolunun Hükümete yakın duran bir cemaate girmek veya hükümeti temsil eden partiye girerek işini halletmek istemekte. Böylesne tembel bir nesil aynı zamanda sorumsuz olduğu için bir evliliğin gerektirdiği sorumluluk duygusundan uzak yaşamakta. Öyleki sorumluluk anlamına gelen takvayı başka anlıyor, ahrette köprü sandığı sırattan da bir cemaatin şeyhi ile kolayca geçebileceğini sanmakta. Evliliklerin getirdiği sorumluluklar ve sosyal medya üzerinden geliştirilen arkadaşlıklar ve duygusal aldatmalar başlıyor. Artık tek düzeleşen evlilikler sıkıcı hale gelip boşanmalar hızla artıyor.
6-      Cinsel serbestiyet evliliği cazip olmaktan çıkarttı. Artık cinsel deneyimleri küçük yaştan itibaren yaşayan çiftler normal heteroseksüel yaşamdan da zevk almamaya başladılar. Zamanla homoseksüellik, lezbiyenlik, swingerlık, Cockold’luk, jigololuk, kısa süren eskort kiralama, f.ckbody’lik, ensest gibi cinsel sapkınlıklar hızla büyükşehirler de yayılmaya başlandı. Şu an başta Almanya olmak üzere tüm Avrupa’ya yayılan sapkınlıkları nedenin de artık gizemini kaybeden zevk çıtası yeni heyecan arama mantığı bu sapkınlıkları arttırmaktadır. Bu türlü sapkınlıklar evliliği kesinlikle bitirmekte ve çocuk yetiştirme aile olma olayı tamamen bitip bunun yerine sorumsuz gevşek ilişkiler yerleşmekte. Merhametli ve vicdanlı ana baba olma yerini vicdansız zevkperest bencil sapık ve zulme yatkın insan tiplemelerini almakta. ( ABD ordusunda askerlerin birbirine tecavüz oranı %60-%65 oranında. Birbirine tecavüz eden çoğu vicdansız eş cinsellerden seçilen ABD orusu bu yüzden Irak ve Afganistanda her türlü cinsel işkenceyi yapmıştır. İŞİD ABD ordunsun cinsel işkencesinden türeyen kindar nesillerin ürünüdür ve maalesef bu ürün masum Müslümanlara zulm ettirilmektedir).

Çözüm nedir?

1-      Kesinlikle okullarda ev ekonomisi (Kredi almak, ev geçindirmek için yapılması gerekenler, cinsellik, cinsel yolla gelen bulaşıcı hastalıklar vb), evlilik ve ev geçindirilmesi, bireysel ve yurttaş olarak sorumluluklar, bilinçli yaşam eğitimleri lisede verilmeli Lisede bu dersleri almayanlara evlilik eğitimleri halk eğitim tarafından verilerek sertifikası olanlara evlenme izni verilmeli. Kadın anatomisini bilmeyen kadın psikolojisini anlamayan bir erkek empatiyi nasıl kursun ve eşini mutlu edebilsin ki? Bu aynı zamanda kadın içinde geçerli. Eşlerin deneme yanılma yoluyla bunu öğrenmesini beklemek zulümdür.
2-      Boşanmayı zorlaştırarak aile kurumu korunmaz, boşanma da evlilikte kolaylaştırılmalı. Evlenenlere devlet destek olmalı. Çocuk yapanlara destek olmalı, teşvik etmeli. Çocukları olan aileler iş bulma, Toki’den ev alma konularında desteklenmeli. Belli sürelerle evliliklerini devam ettirenler ödüllendirilmeli, mesela 4 çocuğu olan 25 seneyi tamamlamış çiftlerin maaşlarına zam yapılmalı vb.
3-      Aileden ve kadından sorumlu devlet bakanlığı daha işlevsel hale gelmeli. Tecrübeli ve boşanmamış çiftlerden evlilik danışmanı işi verilmeli Üniversiteyi bitirip evlilik nedir bilmeyen bekâr birinin KPSS’yi bitirip istihdam alarak vereceği evlilik tavsiyeleri asla etkili olmaz olamaz ve başarısız olur. Tecrübe ve pratik yaşamış kişiler bu konuda istihdam edilmeli. Laf olsun diye istiham ve evlilik danışmanlığı olmaz olamaz.
4-      Toplumda etik değerlerin DİN ve İMAN konusunun olmazsa olmazı diye öğretilmelidir. Kuran öğretiyoruz din eğitimi alıyoruz diye anlamadığı Arapça metinleri okuyanlardan da sapıklar çıkmaktadır. Eunsubillahimineşşeytanirracim ile başlayan Fatiha ve Kuran’ın ilk emrinin Ahlaksızlık yaptığı için taşlanan Şeytan kimliğinin bize bulaşmaması için öncelikle Etik olmak gerektiğini öğrencinin ve en önemlisi Diyanetin alması gerekmekte. Söz verince yerine getirmemenin de Cinsel sapkınlık gibi gayri ahlaki olduğunu çocuk öğrenmeli. Bizde Ahlak polisi sadece cinsel suçlara bakıyorsa bu işte bir sıkıntı var demektir.

Bu konuda yazılacak çizilecek çok şey var, bu tamen tez konusu ama bu konunun ana hatlarını belirlemek ve dikkat çekmek için bir giriş yaptım sadece.


Yukarıdaki maddeler dikkate alınmadıkça ülkemizin geleceği demografik bu gerçekler yüzünden kesinlikle tehlikede.

4 Eylül 2016 Pazar

1071 ‘den beri Haç ve Hilal’in Maçının Skorbordu Ne Durumda?

Türkler Anadolu’ya geldiğinde Alpaslanla ilk golü 26 Ağustos 1071’de Haçlılara attı.
Skor, 1-0


Anadolu da tutunma mücaelesi veren Türkler diğer taraftan bunu sağlayacak unsur olan İslamın yayılması içinde çabaladı. Bu arada Mirya kefelon safaşı önemliydi ve
skor 1186 yılında 2-0 oldu.

Haçlılar 1. Sefer gldiklerinde 600.000 kişi geldiler ve 40.000 kişi geri dönebildiler. Bazı yerleri Müslümanlardan aldılar.
Skor 3-1

Türklerin attığı en muhteşem rövaşata kuşkusuz Istanbul’un alınmasıdır.
Akşemseddin’in direktörlüğünde Fatih skoru 4-1 yaptı.

Sırplarla yapılan savaşta kazanılan zaferler Skoru 5-1 yaptı.

Viyana’ya gidip almayınca ve çok zaiyat verince maalesef skor karşılıklı gollerle 6-2 oldu.

Karlofça anlşmasından sonrahızla kalemizde goller görmeye başladık. 6-3

1821 yılında Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanarak Bizans’ın yeniden kurulmasıyla skor 6-4 oldu.

Abdülaziz’in kendi bileklerini kesti yalanıyla İngilizlerin(Haçlıların) Türkiye’de ki seri galibiyetleri başladı.
Skor 6-5

Abdülhamit’in 1908’de Jön Türklerce gol yemesiyle
Skor 6-6 oldu.

Osmanlının yıkılması ile
Skor 6-7 oldu.

Atatürk’ün öldürülmesiyle
Skor 6-8 oldu.

Menderes’in İngiliz manasından çıkma savaşını darbeyle kaybetmesi skoru 6-9 yaptı.

12 Eylül 1980 darbesiyle Fetö ve PKK kuruldu ve bu Anadolu’da bitmek bilmeyen fitnelerin başlangıcı oldu.
Skor 6-10

Erbakan’ın 28 Şubatta azledilmesi yine Haçlılar adına başarılı oldu ve skor 6-11

Feto ve Erdoğan ortaklığı ile AK Parti işe başladı ve İngilizler ne dediyse yapıldı Suriye iç savaşında İngiliz siyasetine destek verildi bu Türkiye’nin parçalanma sürecine girişti ama Hükümet bunu o zaman anlamadı.
Skor 6-12

Hükümet (Erdoğan) uyandı ve Feto’ya karşı MIT’in başına Fidan’ı getirdi. Uzun bir aradan sonra il defa gol attık.
Skor 7-12

Feto destekli Haçlı organizasyonu olan Gezi’den ülkemiz sağ sağlim çıktı ve Soros’un Haçlıları bir gol daha yedi.
Skor 8-12

17/25 Aralık kumpası da boşa çıktı ve 9-12 oldu skor.

15 Temmuz’da halkın desteği ile muhteşem bir gol atıldı
Skor 10-12

Yurt içindeki bu başarıya Rus ve Türk ilişkilerinin sıkılaşmasının sonucu Cerablus’a girilerek ABD İngiliz politikasına muhteşem bir gol daha atıldı.
Skor 11-12

Maç devam etmekte. Şu an Türkiye eğer Membiç’ten PYD’yi temizlerse skor eşitlenecek.
Suriye’de barış sağlanırsa ilk defa öne geçecek ve tekrar uzun zamandan beri yenilgilerden sonra Dünya devleti olacak.
Ne olacak diyenlere sözüm şu…

Maçlarımız devam edecek, bu maçlar asla bitmeyecek. Önemli olan bizim daima formumuzu (Vatanı Bayrağı Devleti) korumamız.

Allah yardımcımız olsun….