www.islamastrolojisi.com "Adalet denge ve huzurun temelidir"

FATİHA EYLEM MANİFESTOSU www.islamastrolojisi.com
1-Etiklik (Eunsü)
2-Müteşekkirlik(Elhamdü)
3-Vicdanilik(ErRahim)
4-Sorumluluk(Yewmiddin)
5-Tevhit(İyyakena)
6-Meşru hedef ve Umutvar olmak(Sırat-ıMustakim)
7-Kimseyi taklit etmemek ve kendin olmak, samimi olmak(Gayrilmağdubi) #KABENİNHAYATŞİFRELERİ KİTABIMDAN ALINTIDIR...

21 Şubat 2018 Çarşamba

SURİYE REJİMİ NEDEN AFRİN'E GİRMEYE ÇALIŞTI?

Rusya Federasyonu ve İran ile çalışan Suriye rejimi neden Afrin'e doğru yol aldı? Rusya Federasyonu
ve İran'ın hedefinde ne var? Bu durum üçlü zirvelere zarar verir mi? Bundan ABD ve Batı nasıl çıkar sağlar? Rejim, neden şimdi adım attı? Türkiye siyasal olarak ne yapmak zorunda? Bu soruların cevapları aşağıda detaylı olarak verilmiştir.

Uzun zamandan beri Orta Doğu, Rusya İran İsrail üzerinden siyaset yazısı yazmamıştım. Buna zamanım da yoktu aslında. Ancak konuyu mesele çok hassas ve önemli olduğu için dikkatle ve detaylıca açalım. 

Suriye'de iç savaşın çıktığından bu yana Türkiye, Suriye'nin muhalefeti olan ÖSO'ya sonuna kadar destek verdi. O zamanlar Britanya'Nın Suriye içinde bir karışıklık çıkartmak ve Rusya Federasyonu'nu bölgeden çıkartma hedefli bu çabanın fiyaskoyla sonuçlanacağını, asla Şam'da ikindi namazı kılıp çay içilemeyeceğini, orada Rus Askeri üssü olduğunu kolayca Libya gibi Suriyenin teslim alınamayacağını, Hükümetin de bu konuda taraf olmakla Rusya federasyonu ile karşı karşıya gelebileceği uyarılarını yazdığımda takvim yaprakları 2011'i göstermekteydi ve herkes bana Esedçi, bu ne yazıyor böyle, diye eleştiriler getirmişler bazıları "Ayhan Hoca senin yazılarını Suriye konusunda tavrını değiştirene kadar okumayacağım" diyen arkadaşların sözlerini üzüntüyle duymuştum. 

Ancak zaman geçtikçe ABD ve Britanya'nın bölgeye önce İŞİD'i besleyip sokması arkasından İŞİD'i bahane edip PKK'yı desteklemesi, sonra PKK'yı kamufle etmek için Suriye Demokratik Güçleri adı altında yapılanma kurmasını hepimizin Şamda çay içme veya İkindi namazı kılmayı bırakın neredeyse 15 Temmuzda Anadolu parçalanacaktı...
Bu Suriye siyasetinin sahibi Başbakan'ın FETÖ den tutuklanan baş danışmanlarından biriydi ki o zaten Dış işleri Bakanıykende Davutoğlu'na yakındı.  Bu adam, Londra Türkiye Cuhuriyeti Elçiliğinde  Güvenlik ateşeliği yapan bir dostumdan aldığım habere göre uzun yıllar önce de Londra'da Fetö ve MI6 arasında mekik dokuyan biriymiş. İngiliz siyasetini suriye konusunda benimseten ve Türkiyeyi tuzağa düşüren adam bu işte. Bu konuda bu adama prim veren o zaman ki Hükümette elbette bu sonuçtan sorumlu ve hatalı. Ancak Hükümet o zamanki hatasını zaten derinden anlamış durumda. 15 Temmuz herşeyin değiştiği zaman dilimi çünkü.
Uçak düşürülmesi Krizi Elçinin öldürülmesi ve 15 Temmuz hiç birisi Rusya ve Türkiye'yi savaştıramadı. Bunlar FETÖ/NATO planlarıydı o zaman hemen yazmıştım ve zaten herkes biliyor bunu.

Peki şimdi bayram değil seyran değil Rejim neden Afrine yürüdü ve "Ankara ve Şam temas içinde olmalı" diyen Rusya Dışişleri bakanı Sergei Lavrov'un bu çıkışını nasıl okumalıyız? 
Türkiye'nin Afrin'de sonuç almaya başlaması elbette 3'lü koalisyonun da onayından geçen bir durum. Rusya ve İran onaylamasa Türkiye Afrinde hava harekatı yapamaz Rusya ve İran Suriye rejim güçleri de Halep'i önceden böyle kolay ele geçiremezdi. Çatışmasızlık bçlgeleri oluşturulamazdı. İdlip, Afrin, Lazkiye hattı olmadan PKK asla ABD merkezli bir Kürdistan kuramaz. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı bunun önünü kesti zaten. Ancak bu noktada durulacak mı?
Hayır.

Esasen son Tillerson ve RTE görüşmesi aslında ABD'nin Türkiye sınırı boyunca içeri doğru 45 km lik bir hattın Türkiye ve Öso güçlerine bırakılma teklifi de gündeme geldi. ABD bu teklifi Türkiyeye yaptı. Çünkü RTE, Membiçten başlayarak PKK'yı kazıyacağını söylemesi ve iki sözde müttefik ülkenin çatışma riski Natoda gedik açılmasını bekleyen Rusya için büyük umuttu. Ancak 45 km lik teklif Rusya için hayallerin son bulması demek çünkü Rusya Federasyonu kendi etrafında kurulan NATO kuşağında Türkiye sayesinde gedik açmayı başardı ve bunun devam etmesini istiyor. Türkiye ve ABD nin 45 km lik 3 Kıbrıs  büyüklüğünde bir alanı ABD PKK nın Türkiye ev ÖSO'ya bırakması demek ister istemez Rusya federasyonu nu da tavır almaya itti ve Rejim Güçlerini salıverdi Afrin'e. Rejim asla ne Rusya ne de İran'ın desteği ve izni olmadan böyle bir işe girişemez. Bunu anlayalım lütfen. Peki Rusya bununla ne mesaj vermekte. İşte bu noktada çoğu insanın görmediği bir stratejik konuyu açıklığa kavuşturmamız gerek. Burada verilen mesaj şu "Sen ABD ile anlaşırsan seninle aramızda olan anlaşma bozulabilir ve ben Suriye Rejimi aracılığı ile senin elde tuttuğun o topraklarda tutunma gayretini diplomasi yoluyla zora sokarım bu bir. Seninle aramızda Stretajik ortaklığa köklü ticari ilişkilere varan son zamanlarda artan dayanışmamızın zarar görmemesi gerek bu iki." 

İşte bu yüzden Lavrov son mesajını yayınladı aslında bu üstü örtülü bir tehdittirde. Her ne kadar Putin RTE görüşmeleri dialog kanalları açık ve RTE Zeytin dalı operasyonunun devam edeceğini söylese de Türkiye'de mesajı aldı. Ancak Lavrov zaten Türkiye'nin Esad Rejim güçleriyle asla diyaloğu başlatmayacağını biliyor. Nasıl mı? Onu da açalım; Türkiye şu an ZALİM ESED REJİMİne karşı mücadele eden ÖSO ile kuzeyde Afrin'de PKK'ya karşı mücadele ederken bu mücadele esnasında Rusya ve İran ile diyaloğu bırakıp ESED ile diyaloğa başlarsa olacak olan şu, ÖSO savaşçılarının gözünde Türkiye ESED rejimiyle iş birliği yapmakta öyleyse biz niye savaştık? Türkiye'nin oyuncağı değiliz deyip bu savaşçıların arasında fitne çıkar ve Türkiye asla Fırat Kalkanında ve Zeytin dalı operasyonunda yanında tuttuğu bu savaşçıları tutamayabilir.

Türkiye'nin kesinlikle Rusya ve İran ile beraber Suriye'nin toprak bütünlüğüne zarar gelmeyecek şekilde yürümesi gerek. Bu noktada et üst siyasi perdeden olmasa da Suriye rejimi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Dış işleri müsteşarları diyalog kanallarını açmalılar. Suriyenin geleceği konusunda Türkiye kendi tezlerini açıklamalı masaya yatırmalı. Suriye'Nin parçalanmaması için ve PKK Federe devletinin Suriye içinde kurulmasının önüne geçmek için konuşmanın hiç bir zararı olmaz. Burada asıl nokta Ürdün ve İngiliz etkisinin çok daha fazla olduğu Suriye'Nin Güney kesimlerindeki ÖSO güçleri ve EL Nusra dediğimiz kafa olarak İŞİD'den ciddi bir farkı olmayan ve Türkiyeye tavır alan terör örgütü. EL Nusra'nın ÖSO içinde bulunması yer alması bir handikaptır.

Türkiye, kendi güvenliğini tehlikeye atmadan ve ÖSO ile arasındaki bağların zayıflamasına izinvermeyecek şekilde Müsteşar seviyesinde mutlaka Suriye Rejimi ile diyaloğa geçmelidir. Bu diyalog Türkiye içinde yaşayan ve değişik bürokratik sorunları olan Suriye vatandaşlarının yaşadıkları yerlere veya hiç değilse ÖSO bölgelerine garanti verilirse Rejim bölgelerine yerleştirilmesi, altyapı, yardımlar konusunun konuşulması bunun uluslararası arenaya taşınması gb bir çok mesele algoritmik olarak sırayla masaya yatırılabilir. Tabi bu yapılmadan önce ÖSO komutanlarıyla da görüş alış verişi yapılabilir onlardan temsilcilerinde görüşleri alınmak üzere bu toplantılara katılmaları sağlanabilir.

Eğer bu yapılırsa Suriye rejimi asla PKK'ya yardıma gider gibi bir daha gidiyormuş gibi yapmaz destek sağlamaya onlarla anlaşmaya kalkmaz. Bu zaten stratejik olarak da büyük hata. Çünkü PKK demek Amerika demek bu saatten sonra. PKK ile Rejimin anlaşabilmesi kesinlikle İran ve Rusyaya bağlı zaten.

Sonuç ne olursa olsun. Ne Rusya be İran ne Türkiye kendi aralarından diyaloğun kopmasına asla müsade etmemeli, enerji başta olmak üzere aralarındaki anlaşmalar güçlendirilmek zorunda. İran'ın içinde bulunan bizdeki geleneksel Sünnilik temsilcilerinin kafa yapısına benzeyen Geleneksel Şia kafa yapısındakilerin siyasete etki etmelerinin önü kesilmeli. Bunlar sadece biri Türkiye'nin diğeri İran'ın siyasal birliğinin ülke bütünlüğünün devamı için bir araç. Bu acı bir gerçek. Bu aslında olduğu sürece ve ulusal birlik mezhep üzerinden takviye aldığı müddetçe de bu sorunlar az yada çok kaşımalara açık olacak şekilde devam da eder.

Allah Halkımıza ve tüm Müslümanlara Ümmet olma ve Ümmetinde Ana gibi olma karşılıksız iyilik yapanların topluluğu olma insanlığına ANASI olma şuurunu anlamasını sağlasın...

Amin...

Saygılarımla değerli okurlarıma duyururum...
Ayhan Özcimbit

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.