www.islamastrolojisi.com "Adalet denge ve huzurun temelidir"

FATİHA EYLEM MANİFESTOSU www.islamastrolojisi.com
1-Etiklik (Eunsü)
2-Müteşekkirlik(Elhamdü)
3-Vicdanilik(ErRahim)
4-Sorumluluk(Yewmiddin)
5-Tevhit(İyyakena)
6-Meşru hedef ve Umutvar olmak(Sırat-ıMustakim)
7-Kimseyi taklit etmemek ve kendin olmak, samimi olmak(Gayrilmağdubi) #KABENİNHAYATŞİFRELERİ KİTABIMDAN ALINTIDIR...

2 Mayıs 2017 Salı

AMELİ OLARAK YENİ KELİMEİ ŞAHADETİMİZ "La İlahe İlla Ene vel Dirhem" Analizi

Tarihin en büyük yalanı nedir? İnsanı insan olarak eksik yarım bile değil %1 bile açıklayamayan ideolojiler gerçeği nasıl çarpıtmaktalar. Bir küçük parçayı nasıl da bütünün tamamı ve esas sandırmaktalar? Neyi nasıl yediriyorlar bize? İdeolajiler ve GDO arasındaki bağ nedir?

Bugün okullarda özellikle iktisat fakültelerinde verilen Kapitalist İktisat derslerinin temelinde “Herkes bireysel çıkarını düşünmeli ki toplumun çıkarı maksimize olsun” evet bu Adam Smith Yalanları bu İngiliz yalanlar toplumları zehirlemektedir. Decartes “Düşünüyorum Öyle ise varım”, Marks “Çalışıyorum öyleyse varım”, Weber “Sosyalim öyleyse varım”a döndürmüştür işi ve liste uzayıp gidiyor, “Kazanıyorum öyleyse varım”, “Gemimi kurtardım öyleyse varım”, “Ekmeğimi kazanıyorum öyleyse varım”, “Cemaatime yardım ediyorum Öyleyse varım, “Namaz kılıyorum öyleyse varım”, “Sevişiyorum öyleyse varım”, “Kendimi 70 bin Huri için patlatıyorum öyleyse varım”, “Biji Serok Apo Her Biji Kurdistan’a inanıyorum öyleyse varım”, “Ne Mutlu Türküm diyene ve varım”, “Yiyorum içiyorum Geziyorum öyleyse varım”a kadar uzanan hayatın bir parçasını esas ve bütün gerçek sanma saçmalığı.

Kapitalizm “Herkes önce BEN demeli, kendi çıkarını düşünmeli önce” der. Buna o kadar inanmış ki herkes günde beş vakit Namaz kılıp Allaha dua eden den tutun da en sağlam Komünist ve komünal evrensel düşündüğünü sanan insana kadar böyle durum. Çünkü Kapitalizm ideolojik olarak İnsan nefsiyle o kadar iş birliği içindedir ki ona Kapitalizm demek de doğu değil direk EGOİZM desek daha doğru. O kadar güçlü bir BEN yaratmıştır ki bu sistem BEN artık İlah olmuştur. Müslümanlar kendilerini Müslüman sanmakta ve “La İlahe İlla Allah” değil aslında “La ilahe illa Dirhem vel Ene” diyor. Bunun en güçlü yansımasını Sosyal Medya’da görebilmekteyiz. Mesela Facebook’ta, “Evet demeyenler sayfamdan defolsun” “PKKlılar sayfadan defolsun” “Gericiler sayfamdan defolsun” “RTEciler sayfamdan defolsun” vb uzayıp gitmekte. “Ayhan Özcimbit geri zekâlısını engelledim böyle adamların sayfam olmasını istemiyorum” diye yazana, bunun altına “Etikçi ve adalete kafayı takmış p.z.vengi boş ver abi iyi yapmışsın” diye yorum yazan adamın bana arkadaşlık isteği yollamasına bile rastladım. Aslında dava açma ve tazminat alma hakkım var ama hangi biriyle uğraşayım ki? Sosyal medya karşılıklı fikir alışverişinin yapıldığı bir yer, birbirimizin paylaşımını beğenmek veya beğenmemek zorunda değiliz. Ancak Facebook insanlarda inanılmaz ego oluşturmaya başladı toplumda. Hayatın merkezine kendini koyma yeri oldu. Oysa doğru kullanım için harika bir yer. Düşüncenin, duyguların, empatinin ve karşılıklı saygı içinde paylaşılabileceği bir yer. Gerçekten böyle kullanmak isteyenler ve kullananlarda var bu iyi yanı.

Kapitalizmin EGO(Ben) merkezli düşünce sistemine sanıldığı gibi BİZ merkezli Komünizm veya CEMAATİZM çare değildir. Komünizm, insan ve toplumun gelişerek değişmesine kısacası sosyal EVRİM’e en büyük engellerden birini oluşturmakta, çünkü ideal BİZ merkezli insanı oluşturma güçlük çekti, zira insanın içinde Ateistleştikten sonra ortaya çıkan “kendini düşünme” hastalığı Komünizminde sonunu getirdi, komünizm buna engel olmazdı. “Ben niye toplumun daha iyi bir toplum olması için daha çok çalışayım ki, aynı işi yapıyoruz aynı parayı alıyoruz daha iyi ve çok çalışınca daha çok para mı veriyorlar” anlayışı da hâkim olunca Komünal çarşı karışmakta. Komünizmin ayrıca en büyük çelişkisi Evrim konusundaki samimiyetsiz yaklaşımıdır. Çünkü Komünizm varlığı açıklamada Egsistanyalisttir, yani VAROLUŞÇU’dur bu ise “Her şey zaten vardı” tezi üzerinden yürüyordu. Evren, gezegenler, güneş hep vardı anlayışı hâkimdi. Ancak Evrim’e inanıyordu aslında Evrim hayatın bir başlangıcı ve rotasyonu olduğunu iddia eder, bir başlangıca inanır, o başlangıç BİG BANG’dir ve Big Bang (Büyük Patlama) Evrim’in doğru olduğunun işaretidir. Varoluşçuluk Büyük Patlama ile çökmüştür. Evrim hala ayaktadır çünkü Evrim Big Bang ile uyumludur. İslam’ın “Yaşayan her canlıyı sudan yarattık” ifadesi Evrimin “sudan sebebidir ”de.  Neyse bu konuda merak eden 2012 yılında yazdığım İslami Evrim Teorisi makalemi Milliyetten okuyabilir. İnternette var (http://blog.milliyet.com.tr/islamda-evrim-var-mi---big-bang-ve-yaratilis-sureci--/Blog/?BlogNo=377349) .

İşte aslında bu konu çok önemlidir zira Allah her şeyi bir patlama ile yaratması insanı evrenin diğer ucundaki bir uzaylıyla kardeş kılar. Çünkü o uzaylılarda dâhil insan ortak Allahın yaratılışının bir parçasıdır esası değil. Ne ben merkezdir, ne biz, ne ümmetimiz merkezdir, ne gezegenimiz, ne güneş sistemi, ne galaksimiz merkezdir. Evrenin derinliklerinde bizim gibi akıllı canlılar olup ta sınavla sınanan ve kendini merkezde gören ve peygamberini kainatın efendisi ve Allah’ı haline getiren nice geri zekalılar vardır buna emin olabilirsiniz. Oysa bizler varlıkta Allahın yarattıklarıyız ve her bir zerreye Yunus Emrenin ediği gibi “Yaratılanı sevdik yaratandan ötürü” sözü “Yaratılana saygı duyduk yaratandan ötürü “ olmalıdır en azından zira sınananların içinde kötü olanlar sevilemezler, her şeyi sevmek zorunda değiliz tezeği veya diğer çeşit dışkıları da Allah yarattı diye sevmiyoruz ama aslında o da varlıklardan düşen bir parça, bizden düşün bir parça ve bizden böyle bişey çıkarken ve sevdiklerimizden dahi çıkarken kendimizi nasıl üstün görebiliriz. Nice güzel konuşan harika karakterli insanlar var olduğu halde onlarda karınlarında dışkı taşımaktaydılar. Bunlar bizi mütevazı yapmalı, evrene, yaratılan diğer varlıklara karşı mütevazı olmak aslında kendi konumunu bilmektir çünkü tüm kötülükler üstün olma çabasından dolayı kaynaklanmaktadır.

Kalkınmak ve refah seviyesi huzur getirmekte mi ki?

Kalkınmak ülkelerin BEN anlayışıdır. Kalkınmak diğer ülkelerden güçlü olmak ve kendi ülkesinin gururuyla yaşamak. Biz Türkler bunu Osmanlıyla çok uzun süre yaşadık ama bu aslında mütevazı, misafir seven, alçakgönüllü, diğerkam ve kuşların yiyeceğini bile düşünen kafa yapısıyla mümkün olabilmişti.

Kalkınmak bilimsiz olur mu? Kuransız olur mu? Sencilist mantık olmadan olur mu? Bir toplumun kalkınma kriteri eğer Kapitalist ekonomik veriler üzerinden ise o zaman biz yandık. Daha fazla üretim için ve kalkınma için GDO lu gıdaları arttırırsak o zaman hormonsal dengesi bozuk olan kadınlaşmaya ve geyleşmeye doğru giden bir toplum oluşursa bunun hesabını GDO lu tohumlara onay veren Abdullah Gül nasıl Allaha verecek? AK Parti, hepimizin Fetö’ye ve PKK’ya ve Batı ülkelerinin pisliğine karşı desteklediğimiz bir parti, 15 Temmuzda sokağa ben çağrılmadan çıktım, ancak bu demek değil ki Ak Parti’nin yanlışlıkların saçma siyasetlerini eleştirmeyeceğiz. Hükümet, kalkınma kriterlerinin parametrelerini Kapitalizmle değil bizzat Kuran parametrelerine göre almalı. Toplumumuz BEN Merkezli düşünme yüzünden çökmek üzereydi, Allaha şükür ki 15 Temmuzda büyük bir sınavı atlattı ve en azından ben değil BİZ demeyi öğrendi. Artık BİZ demeyi bırakıp ÖTEKİ Sen SİZ demeliyiz. Çünkü bu gerçekten İslam’ın istediği şeydir. Önce ötekini düşünme basireti, önce ötekini düşünme bilgeliği ve fazileti. Eğer biz kalkınma verileri olarak kişi başına düşen gelir, kişi başına düşen tüketim vb şeyleri ele alırsak mahvoluruz. Ülkemizde kişi başına verilen ortalama zekât miktarı önemli bir rakam mesela. Niye yok?

Neden hala üniversite öğrencileri okurken zorluk yaşamakta, neden hala devlet kendi verdiği eğitime bile güvenmiyor,  giriş ve kabul sınavları yapıp duruyor?

TİKA çok önemli bir organizasyon ve değeri bilinerek güçlendirilmeli. TİKA ve KIZILAY sadece Fas’tan Endonezya’ya değil Meksika’dan Filipinlere kadar uzanabilmelidir ve içine diğer İslam ülkelerini hatta mümkünse başka ülkelerinde insanlarını alan büyük bir yardım kuruluşu olamaz mı? Bu SEN ve SİZ, ÖTEKİNİ önemsemenin ülkesel ifadesi olur. Bunu Amerika yapmaz, yapamaz. Çünkü ideolojisi izin vermez. Onun ideolojisi ve anası Londra’nın ideolojisi ötekini düşünme üzerine değil, katletme yok etme üzerine. Biz daha fazla silkinip kendimize gelmeliyiz, daha fazla ötekini merkeze almalıyız, empati kurmalıyız ve buna faceteki dostların güzel paylaşımlarına güzel yorum yazmakla samimi doğum günü dilekleri yazmakla, komşumuza daha fazla inanmakla başlayamaz mıyız? Eskiden telefon konuşması pahalıydı, konuşamıyorduk şimdi neden dostlarımızı ilk biz aramıyoruz? Bu İslam’ın temelidir. “Gerçekten inananlar kendileri yoksul ve muhtaçken bile muhtaç ve yoksullara verenlerdir” Kuran.

O yüzden bırakalım bizi Şefaat yalanlarıyla ahrette olmayan Sırat köprüsünden geçireceğini söyleyen yalancı cemaat liderlerini de kurtuluşumuzu bu dünyada ki cadde olan SIRATTA ( Street)de arayalım. Bu sayede tekrar vahiy medeniyeti kurulabilir ancak, kanında seyid kanı olduğunu söyleyen peygamberin hayatını bile bilmeyen bir tutam sakalıyla insanları bedava çalıştırıp emeğini sömüren ve onları kanıranlarla değil.

Önce öteki, öbür teki….

Çünkü kurtuluşumuz ötekin de, öbür tekinde, başkasında, verdiğimiz de.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.