Lale Hilal ve Hidrojen Kardeştir Tıpkı Gül Yıldız ve Oksijen Kardeşliği gibi.... |
Dilerseniz bu üç
kombinasyonu inceleyelim.
LALE VE GÜL ( Gül'e LA
ve İLLA'yı LALE Söyletir )
Lale yukarda
belirttiğim özelliğinden dolayı camilerimizde süsleme sanatında kullanılmış ve
hale kullanılmakta. Lale yetiştiriciliği öylesine büyük bir tutku olmuşki bir
döneme adını vermiş. Avrupa'da Hollanda'da da yetiştirilen Lale'nin Osmanlı
İmparatorluğundan Hollanda’ya Hollanda elçisi Buspecq aracılığı
ile götürüldüğü biliniyor tarihsel kayıtlarda. Hollandaca Tulip olan Lalenin
adının ise Osmanlı sarığından geldiğini çok az insan bilir. Hollandalı elçi
kafasına Lale takan birini görmüş ve işaret ederek Wat is dat? dediğinde
Osmanlı vatandaşının sarığını işaret ettiğini sanıp ona Turban ( http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrban_%28erkek_ba%C5%9Fl%C4%B1%C4%9F%C4%B1%29 )
demiş ve Elçi Lalenin adını Hollanda’ya gittiğinde Turpen olarak anlayıp
söylediğinden adı Batı Avrupa'da bu sözden türetilmiş ve ingilizceye de TULIP
olarak geçmiştir.
Lale kısa sürede
Türkiye'de Lale devrinde olduğu gibi Hollanda'da da tutku olmuş ve halkı lale
sevgisi kaplamıştır. Çeşit çeşit laleler yetiştirilmiştir.
Camilerimizde
motiflerde görülen lalelin adı İstanbul Lalesidir. O lale artık günümüzde maalesef
yoktur ve sadece resimlerde kalmıştır. Bu lalelin yok edilmesinin nedeni fakir
ve aç İstanbul halkının Osmanlı Padişahı 3. Ahmed'e karşı Patrona Halil’le
devrimci bir ayaklanma başlatmasıyla oldu. Patrona Halil ve yanında
bulunanların öfkesinden yapılan tüm rönesans özentisi eserler ve Laleler de
aldı. Halk o kadar kızgın ve açtı ki gözü dönmüştü. Padişah'ta Halkın öfkesini
yatıştırmak için damadı İbrahim paşayı halka verdi. Halkta onu linç etti. Lale
işte böyle acıklı olaylara tanıklık etti tarihimizde. Ancak İstanbul Lalesinin
yok edilmesi bu devrimsel anlayışta vandalizmin hakkaniyet ve adalet ölçülerini
çiğnediğini ve asla İslami etki göstermediğini bize anlatmakta. Şöyle ki Hz
Muhammed Mekke’yi fethettiğinde Kabe’deki putları yıkmıştı iyi ve faydalı olan
eskiye dokunmamıştı. Bu noktada Komünist devrim ve Patrona Halil'in
ayaklanmaları benzerlik göstermektedir. Her ikisi de iyi yada kötü olmasına
bakmaksızın adalet ilkesini yerle bir ederek hareket etmiştir kendi
devrimlerinde.
Lale, Hollanda'da da
benzer etkiler oluşturdu ancak sonu bizdeki gibi olmadı. Hollandalılar Lale'ye
sonuna kadar sahip çıktılar ve onlar bugün bizim bize has bu çiçekten dünyaya
milyarlarca adet satıp ülkelerinin ekonomilerine katkı sağlamaya devam
etmekteler.
Lale başta
belirttiğimiz gibi Allah ve Hilal kelimeleriyle geleneksel inancımıza Yahudi
Kabalasından giren EBCED hesabına göre de yine bu kelimelerle 66 rakamını
paylaşmaktadır. ( 666 yı Şeytanın sayısı olarak görme buradan ve 6666 ayet diye
belirtilen Kuran ayetlerinden esinlenme yapmıştır Batı ).
Gül ise peygamber
efendimizi simgelediği inanılarak her zaman sevilen bir çiçek olmuştur.
Edebiyat ve müziğimize bile etki etmiştir bu durum. Türk sanat müziğinin çok
ünlü ve çok sevilen bir şarkısı Hz Muhammed (SAS) için yazılmış ve
bestelenmiştir ( Lütfen dinleyiniz https://www.youtube.com/watch?v=Q8kUr0Tdl0Q ).
Gülün dikenleri aslında insanın neye LA demesi gerektiğini neye dokunamamasının
da ifadesi. La İlahe demenin bir ifadesi. Aynı zamanda Neyhi anhil münker ve
haramları sembolize eder. Gülün kendi içinde açılımı iç içe olması kırmızısının
en önce düşünülmesi Allah’ı aşkla sevmeyi İLLA ALLAH demeyi bunun karşılığı
olarak emri bil marufu görmeyi sevginin temelinin iyilik yani maruf olduğunu
anlamayı ifade etmektedir. Bir diğer ifadeyle Lale Allaha imanı simgeliyorsa
Gül'de bu iman için neye dikenlerde dokunmamayı Münkire yaklaşmamayı ama
sevgiyle Marufa yönelmeyi ifade eder. Gül Hayatın içinde zıtlıkları dualizmi en
iyi ifade eden çiçeklerdendir.
HİLAL ve YILDIZ
Bayrağımızda da
bulunan HİLAL aslında ilkel Araplarda da kutsal sayılan semboldü ve baş Put
HUBEL'in kafasında bulunan semboldü. Aslında Hilal Arapça olsa da bu dilin
kardeşleri Aramice ve İbranice de de benzer seslere sahiplerdir. İslamda
özellikle zamanın Ay'a göre olması, Ramazan ayının buna göre belirlenmesi vb
bir çok sebeplerden dolayı kutsal sembol olarak kabul edilmiş ve İslam süsleme
ve sanatına mimarisine yansımaları olmuştur. Allah ve Lale ile aynı ebced 66
sayısına sahip olmasıda ona prestij kazandırmıştır. Bugün dünya üzerinde
bulunan onlarca İslam ülkesinin bayrağında ( Türkiye, Pakistan, Libya, Malezya,
Tunus, Cezayir, Özbekistan, Malay, Azerbaycan vb) Allahı sembolize eden Hilal
bulunmaktadır.
Yıldız Hilal'e göre
daha küçük ve beş köşeli olarak sembolize edilmekte. Bu aslında İslam’ın beş
şartını, bunların pratiğine, Hz Muhammed'in AHLAKINA ve KURAN'A PARALEL sahih
sünnetine işaret etmektedir. Yıldız ayrıca beş vakit Allah'ın huzurunda duruşu,
Ateş Hava Toprak Su ve RUH'un insan da buluşmasını insanın beş temel ilke (
Hava: Kibre karşı tevazu, Ateş: Zulme ve Şehvete Karşı Adil Öfke/Hilmet,
Toprak: Cimriliğe karşı cömertlik, savurganlığa karşı tutumluluk. Su: Geçmişin
acısı ve tatlısı ile günü heba etmemek. Geçmişi ırkçı yaklaşımla BABA değil
rahmetle ANA görmek. Ruh: Bütün bunlarla ARINMA ÇABASI ).
HİDROJEN VE OKSİJEN
Hidrojen yukarda da
belirttiğim gibi tek elektronu tek protonu tek nötronu olan tek atomdur ve
Elementler tablosunda Allah'ın tekliğini tevhidi ve Yaratıcıyı simgeleyen
ilginç bir atomdur.
Hidrojen yanıcı bir
maddedir. En hafif atomdur. Hidrojen'in anlamı Hidro SU dan gelir. Çünkü
yandığında Oksijenle birleştiğinde ortaya enerji çıkar ve hayatın membağı
Allahın evrimle getirdiği yaşamın başlangıç noktası SU oluşur. Hidorhen'in
sombol harfi H dir. H önemli bir harftir çünkü AllaH'ın adında da bulunur.
Ağızdan çıkan bir nefestir H Allahına dını söylediğimiz her an nefesimizi
veririz tıpkı çok yorulupta ağzımızdan çıkan "huuuu" der gibi.
Allahın adı aslında TEVHİDİDE barındırmakta. Gerçekte L ile kapanan kısım tüm
putlara vücudu kapatmaktır LA ile. Ancak derin bir nefesle HHHH uzun bir
AllaHHHHH demek sonda HU ruhta bir açılımdır. Hidrojen bu açılımı Oksijenle
yapar.
En önemli bağını
Oksijenle yapar HİDROJEN. Oksijen element tablosundaki sembolü " O "
dur. Bu aslında kulun hayatın merkezine Kabe ve değerlerini almasıyla sağdan
sola çizdiği tavafın şeklidir. Kul çizdiği tavaflarla hayata 360 derece bakar,
sığ değil, statik değil, dogmatik değil, yerinde sayan değil yürüyen düşünen,
merkeze Kabe'nin dört köşesi olan Adalet Ahlak Sorumluluk ve vicdan'ı koyan bir
kafadadır. Oksijen Kul merkeze aldığı Hidrojenle cem olduğunda ve yandığında
ortaya SU çıkar. O SU ki Araf Suresinde belirtilen Allah arınma gayreti içinde
olanlarla beraberdir gereğince bir kulun aklının arınması olan LA ve İLLA'ları
neye ve kimlere söyleyeceğini belirlemesinden sonra AB(SU)-DEST(EL) ile gelen
arınma çabasını oluşturmaktadır. Arınma çabası noktasal değil zamana lineal (Doğrusal)
ve paralel giden bir süreklilik arz eder. Belli bir zaman sıkışan arınma çabası
yoktur bu tamamen zaman çizgisine paralel bir emeği kapsar. Bu doğrusal hareket
insanın SAFA (İhtiyaçların karşılanması ) tepesi ile MERVE (Cömertlik) tepesi
arasında gidiş gelişlerinin tefekkür dolu yürümesi olan SA'Ydır (ÇALIŞMADIR
EMEKTİR). Tavaf inancın Fatiha manifestosu 7 ilkeyi İMANI MERKEZE ALARAK
TAVAFIN hayatın membağı oksijen'in sembolü " O " şehlinde hareketi
ile üstünde taşırken SA'Y ise bu ilkelerin Lineal olarak ZAMAN EMEK bağlantı ik
paralel çizgisinde arada bir bağlantı kurmak olan H ile hidrojenle özdeşleşen
semboldür. Bunlar insan aklının kendi doğasında bulunan bilinçaltı ve bilişsel
birikimlerinin yansımasıdır. H ve O'nun birleşimi ile H2O (SU) Kuran'da RAHMET
olarak anılan Yağmurlarla gelmekte. O yağmur ki biraz önce anlattığım H ve O
'nin birleşiminde kendini bulur. Her çartma temas bir hayat enstrümanı
oluşmasına aksiyona gebedir. Gebelik bile sevginin RAHİM'de çarpışmasıyla hayata
yol bulur kendinde. Rahim merhametin kaynağı Allah'ın ismiyken işte böyle
verilmiştir ANAlara. Analık bir CEMden sonra oluşur, sevdiği Hidrojeni ile
yanan Oksijenin çıkarttığı enerji olan sonrasında gereken emek için bir
hediyedir orgazm. Evlat bu çarpışmanın akabinde hayata gelir. Aslında aile
H2O'dur. Topluma rahmet damlacığıdır. Analar ve babalar sorumlu ebeveyndir. Bu
birleşim topluma hayat verir kan verir can verir. Evlenmek aile kurmak ve bu
ailenin desteklenmesi tıpkı çevreci mantıkla suların kirletilmemesi gibidir. Bu
anlattıklarımı dikkatle düşünen ve bağlantıları yakalayanlar görürler ki
paranın maddenin altının put olduğu ortamlarda su kirlenecektir. Bir Müslümanın Kabeyi gördüğünde yaşadığı ruhsal çarpılmada bu türdendir. Aynı çarpılmayı yaşayan binlerce milyonlarca insan anlam kökü analık olan ÜMMET ailesini oluşturur yada oluşturması gerekir.
Oysa biz H2O ile başlatmamış
mıydık arınma çabamızı?
Selam olsun arınma
çabasından vazgeçmeyenlere, amel (emek) harcayanlara, emeği sadece işçinin
değil, ananın, babanın eşin emeğini de görenlere, Allahın her varlıktaki
emeğini gören akıllara, karşılıksız seven tüm yüreklere selam olsun. Selam
olsun anlama, hissetme sınırlarını genişletenlere....
Yazıklar olsun marufu
kısıtlayanlara, münkiri kutsayanlara ve hayatlarında bir kez olsun TEVHİT ne
demek düşünmeyenlere....
En derin
saygılarımla...
Ayhan Özcimbit
Not: ( Son kitabım
"Kabe'nin Hayat Şifreleri Sembollerin Dili'nden yer yer alıntı içermektedir
)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.